#smrgSAHAF Sağır Bellek -

Stok Kodu:
1199106905
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
208 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199106905
492665
Sağır Bellek -
Sağır Bellek - #smrgSAHAF
0.00
Sağır Bellek adını taşıyan romanda bellek hiç sağır değil. Tersine, çok güçlü bir bellek yazdırmıştır bu romanı. Erişilmesi güç bir bellek, çok özgün bir bellek.

Melih Ergen'in temel teması yaşıyor olmak ve ölümdür. Var olmak ve hiçlik. Romanda var olmak, bütün somut ayrıntılarıyla anlatılır: Bu da 1940 yılları Anadolu'sunda demiryollarında çalışan babanın atandığı onlarca kent tren istasyonlarında geçen yaşamıdır. Böylece de o yılların pek çok Anadolu kenti de anlatılmış olur. Hiçbir fevkaladeliği olmayan bir yaşamdır bu.

Yaşam, dönemin ünlü alaturka şarkılarında yansıtıldığı gibidir. Bu yaşamla ya da oralarda geçen bütün yaşamlarla yok olmak, ölüm arasındaki uzaklık çok azdır. Yaşam fevkaladelikler getirmeyen bir süreçse, ölüm de ona yakın bir yerde duran hiçliktir. Ama en trajik olan yaşam sona erdikten sonraki unutuluş sürecidir. Bu durumda yaşamı sürüklemenin saçmalığı, değersizliği ortadadır: “...çünkü bakıp göremediğimiz, görüp anlayamadığımız, anlayıp çözemediğimiz bir bulmaca gibiydi hayat” (s. 151). “...yani neyle karşılaşacağımı bilmeden nefes nefese koştuğum bu yolun sonunda varacağım yerlerin hepsi aynıydı: Sürgit tekrarlanan hayat!” (s. 152). - Demir Özlü

Sağır Bellek adını taşıyan romanda bellek hiç sağır değil. Tersine, çok güçlü bir bellek yazdırmıştır bu romanı. Erişilmesi güç bir bellek, çok özgün bir bellek.

Melih Ergen'in temel teması yaşıyor olmak ve ölümdür. Var olmak ve hiçlik. Romanda var olmak, bütün somut ayrıntılarıyla anlatılır: Bu da 1940 yılları Anadolu'sunda demiryollarında çalışan babanın atandığı onlarca kent tren istasyonlarında geçen yaşamıdır. Böylece de o yılların pek çok Anadolu kenti de anlatılmış olur. Hiçbir fevkaladeliği olmayan bir yaşamdır bu.

Yaşam, dönemin ünlü alaturka şarkılarında yansıtıldığı gibidir. Bu yaşamla ya da oralarda geçen bütün yaşamlarla yok olmak, ölüm arasındaki uzaklık çok azdır. Yaşam fevkaladelikler getirmeyen bir süreçse, ölüm de ona yakın bir yerde duran hiçliktir. Ama en trajik olan yaşam sona erdikten sonraki unutuluş sürecidir. Bu durumda yaşamı sürüklemenin saçmalığı, değersizliği ortadadır: “...çünkü bakıp göremediğimiz, görüp anlayamadığımız, anlayıp çözemediğimiz bir bulmaca gibiydi hayat” (s. 151). “...yani neyle karşılaşacağımı bilmeden nefes nefese koştuğum bu yolun sonunda varacağım yerlerin hepsi aynıydı: Sürgit tekrarlanan hayat!” (s. 152). - Demir Özlü

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat