Sağnak, kuru yapraklarını tokatlayarak döküyordu dalların.
Ele avuca sığmaz, geme gelmez gökyüzünün çığlığıydı rüzgâr.
İnsan soyunu evcilleşmiş hayvan sanan bir sürü budala,
efendilerinin sinsice sunduğu yazgıyı kanıksamış; dualar ve yasalarla tıkamış kulaklarını; uygun, uyuşuk, sinmiş; kemirgen böceklerin sesiyle yakınarak dinmesini bekliyordu fırtınanın.
Uçurumların sır sınır tanımayan evcilleşmez büyüsü ve rüzgâr
nabzımda uğulduyordu.
Yolunan çimen, yırtılan duvaktı uğuldayan.
Yaseminler uğulduyordu nabzımda; gözyaşları, badem çiçekleri ve mercan.Çocuklarına varıncaya dek her birinin bilekleri zincirli,
öfkeli tutsakların bağrışları uğulduyordu.Yalanla kirletilmiş güzellikti uğuldayan;süssüz zenginliği dorukların, karşılıksız özveri, incitilmiş inceliğin inleyişleri.Kan ve ter uğulduyordu.
Sağnak, kuru yapraklarını tokatlayarak döküyordu dalların.
Ele avuca sığmaz, geme gelmez gökyüzünün çığlığıydı rüzgâr.
İnsan soyunu evcilleşmiş hayvan sanan bir sürü budala,
efendilerinin sinsice sunduğu yazgıyı kanıksamış; dualar ve yasalarla tıkamış kulaklarını; uygun, uyuşuk, sinmiş; kemirgen böceklerin sesiyle yakınarak dinmesini bekliyordu fırtınanın.
Uçurumların sır sınır tanımayan evcilleşmez büyüsü ve rüzgâr
nabzımda uğulduyordu.
Yolunan çimen, yırtılan duvaktı uğuldayan.
Yaseminler uğulduyordu nabzımda; gözyaşları, badem çiçekleri ve mercan.Çocuklarına varıncaya dek her birinin bilekleri zincirli,
öfkeli tutsakların bağrışları uğulduyordu.Yalanla kirletilmiş güzellikti uğuldayan;süssüz zenginliği dorukların, karşılıksız özveri, incitilmiş inceliğin inleyişleri.Kan ve ter uğulduyordu.