#smrgSAHAF Fatih Devri Hattatlarından 1: Amasyalı Hamdullah Efendi ve Tıp Tarihimizdeki Yeri - 1953

Basıldığı Matbaa:
Kemal Matbaası
Stok Kodu:
1199033687
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
27 s. + 16 s. Fotoğraf, Belge
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1953
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199033687
419775
Fatih Devri Hattatlarından 1: Amasyalı Hamdullah Efendi ve Tıp Tarihimizdeki Yeri -        1953
Fatih Devri Hattatlarından 1: Amasyalı Hamdullah Efendi ve Tıp Tarihimizdeki Yeri - 1953 #smrgSAHAF
0.00
Tıbbî kitaplar da istinsah eden Şeyh Hamdullah Efendi pek çok eser yazmıştır. Fakat kendi hal tercümesini aydınlatacak imzaları ve tarîhlerinden ve burada yaşayışını pek az bildiren malûmattan başka kendisi için eser yoktur. Üstâdımız Yahya Kemal de tarih musahabeleri, makaleleri ve bilhassa şiirlerinden başka kendisi için bir şey yazmamıştır. Şeyh Hamdullah Efendi için, 5 asır geçmesine rağmen, bunu zorluklarla yapmağa gayret ediyoruz. Çünkü kendinden bahsetmemiştir. Üstâd Yahya Kemal de böyle. Mademki kendisi yapmıyacak, işte o hayattadır, onu da yazmak lâzımdır. Kendilerile, 18 Ocak 1947 de nefîs yazılardan ve bilhassa Şeyh hatlarından kıymetli bir kolleksiyonu olan Y. Mühendis Ekrem Hakkı Ayverdide buluştuk.

Bahsimiz Hamdullah'a da temas etti. Nasıl etmesin ki onun yazılan elden ele tekrimle ve hayranlıklarımızın artmasile mütenasib olarak dolaşıyordu. Yahya Kemal bu arada keyifli keyifli bu üstâdın bilinmiyen taraflarından bahisle dedi ki:

-Müphemat içinde şüphesiz yaşıyamayız. Şeyh hakkında ne biliyorsak o kadar var diyeceğiz. Bu yazılar öyle bir mirasımızdır ki baha biçilmez. Mukayeseli olarak Şeyh'den bugüne kadar bir eser hazırlamalı, Şeyh ile bir an'ane başlamış, ondan gelen bir ekolümüz var. Bunun edebiyatı bugünkü ilim zihniyeti ile yazılmamıştır. İlim ise vusuka gitmektedir.

Bu monoğrafiyi yaparken üstâda hak vermekle beraber şunu düşündük. Şeyh için gerek hattatlar tezkirelerinde ve gerek makaleler ve bir monoğrafide efsaneler dahil hakkında rivâyet edilenlerin hepsine yer verilerek bir şeyler yazılmak istenmiştir. Fakat Şeyh gibi bir hârika ve bir hazinenin hemen birden tetkikile vücuda getirilecek bir eseri henüz tasavvur etmiyoruz. Bu geniş âlem için önce detay monoğrafiler ele alınmalı, meselâ birimiz merak etmeli, imzalarını toplamalı ve neşretmelidir. Birisi folklorunu hazırlamalı, bir diğerimiz Hafız Osman ve arasındaki hattatlarla mukayesesini yapmalı, biri de yazılarının bizde ve dünya yüzünde bulunduğu yerleri tesbit ederek resimli bir kataloğunu tertiplemelidir. (Önsözden)

Tıbbî kitaplar da istinsah eden Şeyh Hamdullah Efendi pek çok eser yazmıştır. Fakat kendi hal tercümesini aydınlatacak imzaları ve tarîhlerinden ve burada yaşayışını pek az bildiren malûmattan başka kendisi için eser yoktur. Üstâdımız Yahya Kemal de tarih musahabeleri, makaleleri ve bilhassa şiirlerinden başka kendisi için bir şey yazmamıştır. Şeyh Hamdullah Efendi için, 5 asır geçmesine rağmen, bunu zorluklarla yapmağa gayret ediyoruz. Çünkü kendinden bahsetmemiştir. Üstâd Yahya Kemal de böyle. Mademki kendisi yapmıyacak, işte o hayattadır, onu da yazmak lâzımdır. Kendilerile, 18 Ocak 1947 de nefîs yazılardan ve bilhassa Şeyh hatlarından kıymetli bir kolleksiyonu olan Y. Mühendis Ekrem Hakkı Ayverdide buluştuk.

Bahsimiz Hamdullah'a da temas etti. Nasıl etmesin ki onun yazılan elden ele tekrimle ve hayranlıklarımızın artmasile mütenasib olarak dolaşıyordu. Yahya Kemal bu arada keyifli keyifli bu üstâdın bilinmiyen taraflarından bahisle dedi ki:

-Müphemat içinde şüphesiz yaşıyamayız. Şeyh hakkında ne biliyorsak o kadar var diyeceğiz. Bu yazılar öyle bir mirasımızdır ki baha biçilmez. Mukayeseli olarak Şeyh'den bugüne kadar bir eser hazırlamalı, Şeyh ile bir an'ane başlamış, ondan gelen bir ekolümüz var. Bunun edebiyatı bugünkü ilim zihniyeti ile yazılmamıştır. İlim ise vusuka gitmektedir.

Bu monoğrafiyi yaparken üstâda hak vermekle beraber şunu düşündük. Şeyh için gerek hattatlar tezkirelerinde ve gerek makaleler ve bir monoğrafide efsaneler dahil hakkında rivâyet edilenlerin hepsine yer verilerek bir şeyler yazılmak istenmiştir. Fakat Şeyh gibi bir hârika ve bir hazinenin hemen birden tetkikile vücuda getirilecek bir eseri henüz tasavvur etmiyoruz. Bu geniş âlem için önce detay monoğrafiler ele alınmalı, meselâ birimiz merak etmeli, imzalarını toplamalı ve neşretmelidir. Birisi folklorunu hazırlamalı, bir diğerimiz Hafız Osman ve arasındaki hattatlarla mukayesesini yapmalı, biri de yazılarının bizde ve dünya yüzünde bulunduğu yerleri tesbit ederek resimli bir kataloğunu tertiplemelidir. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat