#smrgSAHAF Bütün Eserleri: Makaleler 1 - 2007

Basıldığı Matbaa:
A Ajans Matbaası
ISBN-10:
9789759950804
Hazırlayan:
Hülya Argunşah
Stok Kodu:
1199033318
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
381 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2007
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199033318
419406
Bütün Eserleri: Makaleler 1 -        2007
Bütün Eserleri: Makaleler 1 - 2007 #smrgSAHAF
0.00
Kitapta yer alan hikayeler: Tenezzüh, İlk Namaz, Sahir'e Karşı, Sebat, Erkek Mektubu, Çirkin Bir Hakikat, Ay Sonunda, Yaşasın Dolap, İki Mebus, Elma, Busenin Şekl-i İptidaisi, At, Beşeriyet ve Köpek, Apandisit, Aşk ve Ayak Parmakları, Tavuklar, Tuğra, Acıklı Bir Hikaye, Tarih ezeli Bir Tekerrürdür!, Bahar ve Kelebekler, Pamuk İpliği, İrtica Haberi, Bomba, Primo Türk Çocuğu, Ant, Aşık Dalgası, Gurultu, Koleksiyon, Piç, Hüriyet Bayrakları, Mehdi, Küçük Hikaye, Gayet Büyük Bir Adam, Şimeler, Boykotaj Düşmanı

Arkadaşlarının naklettiği neşeli şahsiyetiyle birleşen ciddiyeti, sağlam düşüncesi, tasnif ve ifade gücünün etkisini ilk yazılarından başlayarak bugüne kadar sürdürmüş olan Ömer Seyfettin (1884-1920), edebiyatla uğraşmaya çok genç yaşında başlamış ancak babasının izinden gidip bir asker olarak yetişmiştir. Yine de göreve başladığı İzmir'de düşüncelerini ve okul yıllarından beri ilgilendiği edebiyat anlayışını derinden etkileyen şahıslarla tanışır: Yakup Kadri, Baha Tevfik, Şahabettin Süleyman, Türkçü Necip. II. Meşrutiyet'in ilânından sonra Ömer Seyfettin, kendisini nakledildiği Balkanlar'daki isyan ve savaşların içinde bulur. Bölgeyi dolaşırken Balkan kavimlerindeki uyanışı yakından görür. Milliyet duygularının ve düşüncelerinin uyanıp keskinleşmesi de bu yıllarda başlar. Yakın arkadaşı Ali Canip'e yazdığı mektuplarında açıkladığı düşüncelerini gerçekleştirmek için askerlikten ayrıldığı esnada “Yeni Lisan” adlı makalesi yayımlanır. Ancak Balkan Savaşı'nın başlamasıyla yeniden orduya çağrılır ve savaşın iç burkan, acı şartlarını ve bölgedeki Türk düşmanlığı üzerine tespitlerini, günlüğüne yazdığı çarpıcı bir cümle ile dile getirir: “Demek Türklerin yaşama hakkı yokmuş.” Kısa süren hayatıyla Ömer Seyfettin'in asıl şöhretini ölümünden sonra kazandığını söylemek yanlış olmaz. İyi bir gözlemci olan Ömer Seyfettin'in dil ve milliyetçilik anlayışını ortaya koyduğu hikâyeleri birçok tartışmayı beraberinde getirirken, hikâyelerindeki özellikler şöyle sıralanabilir: yirminci yüzyılda yaşama şuuru ve gerçekçilik, mazi ve kahramanlık hasreti, duru bir Türkçe, gözlem gücü, buruk bir mizah.

Kitapta yer alan hikayeler: Tenezzüh, İlk Namaz, Sahir'e Karşı, Sebat, Erkek Mektubu, Çirkin Bir Hakikat, Ay Sonunda, Yaşasın Dolap, İki Mebus, Elma, Busenin Şekl-i İptidaisi, At, Beşeriyet ve Köpek, Apandisit, Aşk ve Ayak Parmakları, Tavuklar, Tuğra, Acıklı Bir Hikaye, Tarih ezeli Bir Tekerrürdür!, Bahar ve Kelebekler, Pamuk İpliği, İrtica Haberi, Bomba, Primo Türk Çocuğu, Ant, Aşık Dalgası, Gurultu, Koleksiyon, Piç, Hüriyet Bayrakları, Mehdi, Küçük Hikaye, Gayet Büyük Bir Adam, Şimeler, Boykotaj Düşmanı

Arkadaşlarının naklettiği neşeli şahsiyetiyle birleşen ciddiyeti, sağlam düşüncesi, tasnif ve ifade gücünün etkisini ilk yazılarından başlayarak bugüne kadar sürdürmüş olan Ömer Seyfettin (1884-1920), edebiyatla uğraşmaya çok genç yaşında başlamış ancak babasının izinden gidip bir asker olarak yetişmiştir. Yine de göreve başladığı İzmir'de düşüncelerini ve okul yıllarından beri ilgilendiği edebiyat anlayışını derinden etkileyen şahıslarla tanışır: Yakup Kadri, Baha Tevfik, Şahabettin Süleyman, Türkçü Necip. II. Meşrutiyet'in ilânından sonra Ömer Seyfettin, kendisini nakledildiği Balkanlar'daki isyan ve savaşların içinde bulur. Bölgeyi dolaşırken Balkan kavimlerindeki uyanışı yakından görür. Milliyet duygularının ve düşüncelerinin uyanıp keskinleşmesi de bu yıllarda başlar. Yakın arkadaşı Ali Canip'e yazdığı mektuplarında açıkladığı düşüncelerini gerçekleştirmek için askerlikten ayrıldığı esnada “Yeni Lisan” adlı makalesi yayımlanır. Ancak Balkan Savaşı'nın başlamasıyla yeniden orduya çağrılır ve savaşın iç burkan, acı şartlarını ve bölgedeki Türk düşmanlığı üzerine tespitlerini, günlüğüne yazdığı çarpıcı bir cümle ile dile getirir: “Demek Türklerin yaşama hakkı yokmuş.” Kısa süren hayatıyla Ömer Seyfettin'in asıl şöhretini ölümünden sonra kazandığını söylemek yanlış olmaz. İyi bir gözlemci olan Ömer Seyfettin'in dil ve milliyetçilik anlayışını ortaya koyduğu hikâyeleri birçok tartışmayı beraberinde getirirken, hikâyelerindeki özellikler şöyle sıralanabilir: yirminci yüzyılda yaşama şuuru ve gerçekçilik, mazi ve kahramanlık hasreti, duru bir Türkçe, gözlem gücü, buruk bir mizah.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat