#smrgSAHAF Bir Başka Gezmek - Gezisel Denemeler - -

Stok Kodu:
1199077501
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
235 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199077501
463384
Bir Başka Gezmek - Gezisel Denemeler - -
Bir Başka Gezmek - Gezisel Denemeler - - #smrgSAHAF
0.00
50-100 m arasında değişen daracık bir kıyı şeridi, arkasında birdenbire yükselen dağlar, dağların yamaçlarında çaylıklar... Bir de pek çok olan kızılağaç... Adı kızılağaç; ama görünüşüne göre kızıllıkla hiçbir ilgisi yok. (Rize ile Sarp Arasında)

Balmumundan yapılmış heykel sandığım, gözlerini açıp kapadığını görünce canlı olduğunu anladığım, Meryemana Evi'nin girişindeki elinde zikir teşbihi, Rönesans çağı ressamlarının fırçasından çıkmış tablolara benzeyen, ikonalar kadar güzel rahibeye bayıldım doğrusu!... (Meryemana Evi'nde)

Adam kalktı, ceketini çıkardı, sandalyesine astı. Yaşından umulmayan bir çeviklikte, yer yer halaya, biraz Ege zeybeklerine benzeyen, yüzyıllarca önce Uzakasya'dan Anadolu'ya getirilmiş, İslamlık öncesi dinsel törenlerin süreği sandığım, şamanik örgelerle (figürlerle) dolu bir oyuna başladı. Oynarken eğiliyor, kalkıyor, yeri göğü kutsayan devinimler sergiliyordu. (Bir Köy Düğününde)

Yine öyle oldu, durup kendisiyle söyleşmediğim için havlayarak beni uyarıyordu. Döndüm, "Feleksiz, kusura bakma, çok üzgünüm bugün." dedim. Olup bitenleri anlattım. Söylediklerimi anlıyormuş gibi bakıyordu (sanırım anlıyordu). Başını bahçe demirleri arasına sokuyor, zincirlerini şakırdatarak inceli kalınlı, inleyemeye benzer sesler çıkarıyordu. (Kitaptan)

50-100 m arasında değişen daracık bir kıyı şeridi, arkasında birdenbire yükselen dağlar, dağların yamaçlarında çaylıklar... Bir de pek çok olan kızılağaç... Adı kızılağaç; ama görünüşüne göre kızıllıkla hiçbir ilgisi yok. (Rize ile Sarp Arasında)

Balmumundan yapılmış heykel sandığım, gözlerini açıp kapadığını görünce canlı olduğunu anladığım, Meryemana Evi'nin girişindeki elinde zikir teşbihi, Rönesans çağı ressamlarının fırçasından çıkmış tablolara benzeyen, ikonalar kadar güzel rahibeye bayıldım doğrusu!... (Meryemana Evi'nde)

Adam kalktı, ceketini çıkardı, sandalyesine astı. Yaşından umulmayan bir çeviklikte, yer yer halaya, biraz Ege zeybeklerine benzeyen, yüzyıllarca önce Uzakasya'dan Anadolu'ya getirilmiş, İslamlık öncesi dinsel törenlerin süreği sandığım, şamanik örgelerle (figürlerle) dolu bir oyuna başladı. Oynarken eğiliyor, kalkıyor, yeri göğü kutsayan devinimler sergiliyordu. (Bir Köy Düğününde)

Yine öyle oldu, durup kendisiyle söyleşmediğim için havlayarak beni uyarıyordu. Döndüm, "Feleksiz, kusura bakma, çok üzgünüm bugün." dedim. Olup bitenleri anlattım. Söylediklerimi anlıyormuş gibi bakıyordu (sanırım anlıyordu). Başını bahçe demirleri arasına sokuyor, zincirlerini şakırdatarak inceli kalınlı, inleyemeye benzer sesler çıkarıyordu. (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat