#smrgSAHAF Allah, Tabiat ve Tarih: Teolojide Yöntem Sorunu ve Teolojinin Meta - Paradigmatik Felsefesi -

Stok Kodu:
1199064378
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
277 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
0,00
1199064378
450315
Allah, Tabiat ve Tarih: Teolojide Yöntem Sorunu ve Teolojinin Meta - Paradigmatik Felsefesi -
Allah, Tabiat ve Tarih: Teolojide Yöntem Sorunu ve Teolojinin Meta - Paradigmatik Felsefesi - #smrgSAHAF
0.00
Modern dönemde, Teoloji zorunlu olarak hem yöntem hem de içerikle ilgili tartışmaları girme durumunda kalmıştır, zira yöntem arayışlarının sonucunda, başka bir deyişle Aydınlanma ve modern ampirik düşüncenin ulaştığı nokta itibariyle Teoloji, A. Nygren'in cümlelerini kullanacak olursak, önce tahtından indirildi ardından da bilimsellik niteliğini taşıdığı varsayılan topluluğun dışına sürüldü. Bu durumda bilim mültecileri durumuna düşen teologlar, ya yurt dışına çıkarak hala iktidarda olduklarını iddia etmeye devam ettiler ya da kendi kabuklarına çekilip, dünyada olup bitenle hem teorik hem de pratik anlamda ilişkilerini kestiler. Her iki durumda da, ya gerçeği göremeyen insanlar grubu, ya da hayalperestler olarak modern kültürün akışıyla irtibatlarını kopardılar. Aydınlanma döneminin entelektüel eleştirileri ve modern ampirizmin bilimsel hücumlarıyla kopan bu irtibatın yeniden sağlanması için, aşağıda detayıyla tartışacağımız üzere, teolojinin de bilimsel kriterleri karşılayacak bir yapı geliştirerek bu aileye yeniden katılması gerektiğinden (bilimsel teoloji, A. Nygren), teolojinin bilimle, felsefeyle hiçbir ilgisi ve ilişkisi olamayacağını savunan (dogmatik teoloji, K.Barth) uç ekollere kadar bir çok eğilim kendini göstermiştir.

Kelam özelinde ifade etmek gerekirse, aslında, tartışmaya açılan hususlar, ağırlıklı olarak, doktrinal (akideyle ilgili) konuların ötesinde, bu konuların savunulmasında kullanılan hipotezler, varsayımlar gibi özlerinin gereği değişime açık olan yapılardı. Dolayısıyla Kelam'da yötem arayışını ve meta-paradigmalar önermeyi mümkün kılan, aslında Kelam'ın kendi iç yapısıdır. Mesail (problematik) ve Vesail (yöntem)de değişikliğin olabilirliğinin peşinen kabulü, bu imkanı bize vermektedir. Şüphesiz, bütünüyle yaşanan zaman kesitinin problematiği ve yöntemi tarafından şekillendirilmeyen, ancak bunları dikkate alarak kendi iç dinamikleriyle kendini sürekli yenileyen ve şekillendiren teolojik bir yapı geliştirmek kaçınılmazdır. Bu durum, Kelam'da sürekli desteklenip beslenecek çekirdek (öz) kavramların ve bu çekirdeğin etrafında örülüp 'koruyucu kemer' gibi bu özü koruyacak bir teolojik retorik ve yöntemin geliştirilmesini de beraberinde gerektirmektedir. Birinci Bölüm, ağırlıklı olarak bu retoriğin yöntem ayağını kurmaktadır. Teolojinin sınıf kavramları başka bir ifadeyle Teolojinin çekirdek alanları olan Allah, Tabiat ve Tarih'in irdelendiği bölümlerde de, geleneksel paradigmanın dışına taşmak (meta-paradigmatik olarak), böylece bireysel, sosyal, politik, kültürel, vs. problemlerle bağlantılı olarak Kelam'n işlevsellik zemininin genişletilmesi hedeflenmektedir. -Şaban Ali Düzgün, Ankara, 2005 (Önsözden)

Modern dönemde, Teoloji zorunlu olarak hem yöntem hem de içerikle ilgili tartışmaları girme durumunda kalmıştır, zira yöntem arayışlarının sonucunda, başka bir deyişle Aydınlanma ve modern ampirik düşüncenin ulaştığı nokta itibariyle Teoloji, A. Nygren'in cümlelerini kullanacak olursak, önce tahtından indirildi ardından da bilimsellik niteliğini taşıdığı varsayılan topluluğun dışına sürüldü. Bu durumda bilim mültecileri durumuna düşen teologlar, ya yurt dışına çıkarak hala iktidarda olduklarını iddia etmeye devam ettiler ya da kendi kabuklarına çekilip, dünyada olup bitenle hem teorik hem de pratik anlamda ilişkilerini kestiler. Her iki durumda da, ya gerçeği göremeyen insanlar grubu, ya da hayalperestler olarak modern kültürün akışıyla irtibatlarını kopardılar. Aydınlanma döneminin entelektüel eleştirileri ve modern ampirizmin bilimsel hücumlarıyla kopan bu irtibatın yeniden sağlanması için, aşağıda detayıyla tartışacağımız üzere, teolojinin de bilimsel kriterleri karşılayacak bir yapı geliştirerek bu aileye yeniden katılması gerektiğinden (bilimsel teoloji, A. Nygren), teolojinin bilimle, felsefeyle hiçbir ilgisi ve ilişkisi olamayacağını savunan (dogmatik teoloji, K.Barth) uç ekollere kadar bir çok eğilim kendini göstermiştir.

Kelam özelinde ifade etmek gerekirse, aslında, tartışmaya açılan hususlar, ağırlıklı olarak, doktrinal (akideyle ilgili) konuların ötesinde, bu konuların savunulmasında kullanılan hipotezler, varsayımlar gibi özlerinin gereği değişime açık olan yapılardı. Dolayısıyla Kelam'da yötem arayışını ve meta-paradigmalar önermeyi mümkün kılan, aslında Kelam'ın kendi iç yapısıdır. Mesail (problematik) ve Vesail (yöntem)de değişikliğin olabilirliğinin peşinen kabulü, bu imkanı bize vermektedir. Şüphesiz, bütünüyle yaşanan zaman kesitinin problematiği ve yöntemi tarafından şekillendirilmeyen, ancak bunları dikkate alarak kendi iç dinamikleriyle kendini sürekli yenileyen ve şekillendiren teolojik bir yapı geliştirmek kaçınılmazdır. Bu durum, Kelam'da sürekli desteklenip beslenecek çekirdek (öz) kavramların ve bu çekirdeğin etrafında örülüp 'koruyucu kemer' gibi bu özü koruyacak bir teolojik retorik ve yöntemin geliştirilmesini de beraberinde gerektirmektedir. Birinci Bölüm, ağırlıklı olarak bu retoriğin yöntem ayağını kurmaktadır. Teolojinin sınıf kavramları başka bir ifadeyle Teolojinin çekirdek alanları olan Allah, Tabiat ve Tarih'in irdelendiği bölümlerde de, geleneksel paradigmanın dışına taşmak (meta-paradigmatik olarak), böylece bireysel, sosyal, politik, kültürel, vs. problemlerle bağlantılı olarak Kelam'n işlevsellik zemininin genişletilmesi hedeflenmektedir. -Şaban Ali Düzgün, Ankara, 2005 (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat