#smrgSAHAF Yüksek Gerilim -

Stok Kodu:
1199149657
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
188 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199149657
535819
Yüksek Gerilim -
Yüksek Gerilim - #smrgSAHAF
0.00
Hayatla mücadelede yenile yenile sınırları zorlayan, kâh ezik kâh 'uyanık', her yeni günle birlikte 'yüksek gerilim'in sınırlarında dolanan, bazen o gerilime kapılıp giden insanlar...

Yüksek Gerilim'de Adalet Ağaoğlu'nun ilk öykülerinden dokuzu bir araya geliyor. Her öykü farklı yaşam biçimlerine, farklı yaşama alanlarına açılıyor. Hayata dair birçok ayrıntı, acı, umut, Yüksek Gerilim'in satırlarında dolanıyor...

"Şurda burda rastladığım tanıdıklar 'Nerde oturuyorsunuz?' diye sorduklarında artık kem küm etmiyorum. Kısa ve kesin: 'Küçük Türkiye'de' diyorum." Damla Damla Günler'de, yaşadığı 'adres'i böyle aktarıyor Adalet Ağaoğlu. Hakikaten 'Küçük Türkiye'nin gözlem gücü derin bir tanığıdır o. Anlattığı insanlar, 'Küçük Türkiye' haritasının yapıtaşlarıdır ve bir araya gelerek 'Büyük Türkiye'yi oluştururlar. Bu insanların hepsini gayet iyi tanıyoruz aslında. Onlar, bu toprakların, bu coğrafyanın, bu tarihin ve bu yurttaşlık bilgisinin ürünüdürler. Sürekli 'gerilim' içinde yaşayan, 'gerilim'i bir tür hayat felsefesi haline getiren, 'gerilim'den beslenen bir ülke burası. Bu açıdan bakıldığında, 'Yüksek Gerilim'de yer alan hikâyeler yüzümüze tutulan bir aynadır elbette. O aynaya yansıyan görüntünün rahatsız edici olması, tedirginlik vermesi, kuşku ve korkuyu beslemesi, bu nedenle son derece doğal. Çünkü, görülen her manzara, biraz da bakanın eseridir. Ayrıca, büyük yazarlar, okuyucularında yarattıkları tedirginlikle ayrılmazlar mı diğerlerinden?

Hayatla mücadelede yenile yenile sınırları zorlayan, kâh ezik kâh 'uyanık', her yeni günle birlikte 'yüksek gerilim'in sınırlarında dolanan, bazen o gerilime kapılıp giden insanlar...

Yüksek Gerilim'de Adalet Ağaoğlu'nun ilk öykülerinden dokuzu bir araya geliyor. Her öykü farklı yaşam biçimlerine, farklı yaşama alanlarına açılıyor. Hayata dair birçok ayrıntı, acı, umut, Yüksek Gerilim'in satırlarında dolanıyor...

"Şurda burda rastladığım tanıdıklar 'Nerde oturuyorsunuz?' diye sorduklarında artık kem küm etmiyorum. Kısa ve kesin: 'Küçük Türkiye'de' diyorum." Damla Damla Günler'de, yaşadığı 'adres'i böyle aktarıyor Adalet Ağaoğlu. Hakikaten 'Küçük Türkiye'nin gözlem gücü derin bir tanığıdır o. Anlattığı insanlar, 'Küçük Türkiye' haritasının yapıtaşlarıdır ve bir araya gelerek 'Büyük Türkiye'yi oluştururlar. Bu insanların hepsini gayet iyi tanıyoruz aslında. Onlar, bu toprakların, bu coğrafyanın, bu tarihin ve bu yurttaşlık bilgisinin ürünüdürler. Sürekli 'gerilim' içinde yaşayan, 'gerilim'i bir tür hayat felsefesi haline getiren, 'gerilim'den beslenen bir ülke burası. Bu açıdan bakıldığında, 'Yüksek Gerilim'de yer alan hikâyeler yüzümüze tutulan bir aynadır elbette. O aynaya yansıyan görüntünün rahatsız edici olması, tedirginlik vermesi, kuşku ve korkuyu beslemesi, bu nedenle son derece doğal. Çünkü, görülen her manzara, biraz da bakanın eseridir. Ayrıca, büyük yazarlar, okuyucularında yarattıkları tedirginlikle ayrılmazlar mı diğerlerinden?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat