#smrgSAHAF Sosyal Teorinin Problemleri: Sosyal Analizde Eylem, Yapı ve Çelişki -

Stok Kodu:
1199067322
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
XII + 603
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Çeviren:
Ümit Tatlıcan
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199067322
453247
Sosyal Teorinin Problemleri: Sosyal Analizde Eylem, Yapı ve Çelişki -
Sosyal Teorinin Problemleri: Sosyal Analizde Eylem, Yapı ve Çelişki - #smrgSAHAF
0.00
Modern sanayi toplumunun doğası ve gelişimini anlamayı sağlayacak ve çağımızı kavramlaştıracak yeni bir teori geliştirmeyi amaçlayan, böylece bir yandan modern toplumu araştıracak bir yöntem geliştirecek ve öte yandan genel sosyal teorinin doğasını sorgulayacak temelleri ortaya koymaya çalışan Giddens, sosyal teorinin sistematik yeniden inşaya ihtiyacı olduğunu düşünür ve kendi deyimiyle toplumsal düşünceyi istilâ eden 'mitler'i eleştirerek sosyoloji tarihini yeniden yazmayı önerir. Sosyal bilimin kendine doğa bilimlerini model alabileceği, bu bilimin köklerinin muhafazakâr düşüncede yattığı, sosyolojinin 'konsensüs' ve 'çatışma' yaklaşımları arasında bir tartışma olarak görülebileceği gibi düşünceleri içeren mitlerden, Craib'e göre, sonuncusu özellikle önemlidir. ve Giddens toplumsal düşünceye musallat olan bu tür bölünmelere, özellikle de 'yapı' ve 'eylem' karşıtlığına bir çözüm sunar.

Felsefî problemlerin bilimsel problemlerden bağımsız olduklarını ve kriz anları dışında felsefenin bilimsel çalışmaya girmediğini savunan pozitivizmin aksine, felsefî problemlerin sosyal bilimin merkezinde yer aldığını öne süren Giddens'a göre, bu ayrımları aşmada, sosyal teorinin inceleme-nesnesinin ne olması gerektiği sorusu belirleyici önemdedir. Sosyolojinin daha ziyade toplumsal dünyanın gerçek doğasını araştırmak yerine uygun bilgiyi üretme sorunuyla, toplumu nasıl bildiğimiz sorusuyla ilgilendiğini düşünen Giddens, bir gerçekliğin parçası olduğumuzu, gerçeklik anlayışımızın - dilimiz aracılığıyla şekillendiği için - büyük ölçüde bir yorum meselesi olduğunu, bu yüzden, epistemolojik sorunlara, yani gerçekliğin nasıl anlaşılabileceğine odaklanmak yerine ontolojiye yönelmemiz, yani farklı sosyal teori ve sosyoloji okullarının varlık veya oluş konusunu nasıl ele aldıklarını, toplumu meydana getiren şey olarak neyi gördüklerini araştırmamız gerektiğini düşünür. Felsefe ve farklı bilimlerin temel sorununun gerçekliğin doğası problemi olduğuna inanan ve post-pozitivizm ve modern hermeneutiğin de ontolojiye yöneldiğini düşünen Giddens'a göre bu ontoloji insan, insan davranışı, toplumsal yeniden-üretim ve toplumsal dönüşüm sorunlarını yeniden ele almalıdır. (Arka kapaktan)

Modern sanayi toplumunun doğası ve gelişimini anlamayı sağlayacak ve çağımızı kavramlaştıracak yeni bir teori geliştirmeyi amaçlayan, böylece bir yandan modern toplumu araştıracak bir yöntem geliştirecek ve öte yandan genel sosyal teorinin doğasını sorgulayacak temelleri ortaya koymaya çalışan Giddens, sosyal teorinin sistematik yeniden inşaya ihtiyacı olduğunu düşünür ve kendi deyimiyle toplumsal düşünceyi istilâ eden 'mitler'i eleştirerek sosyoloji tarihini yeniden yazmayı önerir. Sosyal bilimin kendine doğa bilimlerini model alabileceği, bu bilimin köklerinin muhafazakâr düşüncede yattığı, sosyolojinin 'konsensüs' ve 'çatışma' yaklaşımları arasında bir tartışma olarak görülebileceği gibi düşünceleri içeren mitlerden, Craib'e göre, sonuncusu özellikle önemlidir. ve Giddens toplumsal düşünceye musallat olan bu tür bölünmelere, özellikle de 'yapı' ve 'eylem' karşıtlığına bir çözüm sunar.

Felsefî problemlerin bilimsel problemlerden bağımsız olduklarını ve kriz anları dışında felsefenin bilimsel çalışmaya girmediğini savunan pozitivizmin aksine, felsefî problemlerin sosyal bilimin merkezinde yer aldığını öne süren Giddens'a göre, bu ayrımları aşmada, sosyal teorinin inceleme-nesnesinin ne olması gerektiği sorusu belirleyici önemdedir. Sosyolojinin daha ziyade toplumsal dünyanın gerçek doğasını araştırmak yerine uygun bilgiyi üretme sorunuyla, toplumu nasıl bildiğimiz sorusuyla ilgilendiğini düşünen Giddens, bir gerçekliğin parçası olduğumuzu, gerçeklik anlayışımızın - dilimiz aracılığıyla şekillendiği için - büyük ölçüde bir yorum meselesi olduğunu, bu yüzden, epistemolojik sorunlara, yani gerçekliğin nasıl anlaşılabileceğine odaklanmak yerine ontolojiye yönelmemiz, yani farklı sosyal teori ve sosyoloji okullarının varlık veya oluş konusunu nasıl ele aldıklarını, toplumu meydana getiren şey olarak neyi gördüklerini araştırmamız gerektiğini düşünür. Felsefe ve farklı bilimlerin temel sorununun gerçekliğin doğası problemi olduğuna inanan ve post-pozitivizm ve modern hermeneutiğin de ontolojiye yöneldiğini düşünen Giddens'a göre bu ontoloji insan, insan davranışı, toplumsal yeniden-üretim ve toplumsal dönüşüm sorunlarını yeniden ele almalıdır. (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat