#smrgKİTABEVİ Sinema Sinema - 2018

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Acar Basım
Dizi Adı:
Edebiyat 87
ISBN-10:
9750842559
Stok Kodu:
1199198547
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
332 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199198547
584542
Sinema Sinema -        2018
Sinema Sinema - 2018 #smrgKİTABEVİ
0.00
Bütün sinema el kitapları şu sözlerle başlar: Sinema ortaklaşa bir sanattır. Bir yazar 25 kuruşluk bir kurşun kalemi, bir paket kâğıtla tek başına büyük bir roman yazabilir, bir besteci için gerekli araç bundan daha fazla değildir. Bir ressam, bir şair tek başlarına eserlerini yaratırlar. Ama sinema... Sinemada her şey değişir. Amerikan eleştirmecileri ile Hüseyin Cöntürk'ün yıllardır uğraşıp bir türlü edebiyata sokamadıkları Taylorizm yeni işbölümü sinema sanatında müthiş bir şekilde işler. Hollywood'da yapılan bir istatistiğe göre orta bir Amerikan filminin meydana gelebilmesi için 246 ayrı sanat, meslek ve disiplinden insanın çalışmalarını birleştirmeleri gerekiyor.

Elbette Holywood, işbölümünün çok geliştiği, bir bakıma ileri gittiği bir endüstri alanıdır. Avrupa'da bu karmaşıklığın biraz azaldığını, bu tuhaf görünen isimlerin, yapımevi başkanı, ona bağlı baş yapımcı, ona bağlı yapımcılar, yapımcıya bağlı yapım görevlileri ve yapım görevlilerine bağlı yapım görevlileri yardımcıları... sahiplerinden bazılarının ifna edildiklerini görüyoruz. Ama gene de gerekli eleman sayısı hatırı sayılır derecede çoktur. 90-100 arasında.

Bu ortaklaşalık sinemanın teknik yönünde olduğu kadar sanat yönünde de kendini gösterir. Senaryocu ile yönetmen, kameracı ile yönetmen, montajcı ile yönetmen, kameracı ile montajcı, dekorcu ile kameracı vs. arasında ikili, üçlü veya daha fazla ortak çalışmalar yapılır.

Henry Miller'ın çok sevdiğim bir kitabından yürüttüğüm bir deyimle “merdivenin dibinde gülümseme” mümkün mü diye düşünüyorum. Her yıl olduğu gibi bu tersliklere, düzey düşüklüklerine, zorluklara bakıp umutsuzluğa mı düşelim? Üstelik “nice yazlardan sonra?” Çehov'un Vişne Bahçesi'ndeki kentsoylular gibi “uzaklarda hep gergin durduğunu sandığımız yay boşalınca” gözyaşlarına ve karamsarlığa mı kapılalım?

1965-1976 yılları arasında Türk Sinematek'inin kurucularından biri ve aynı zamanda yöneticisi olarak görev yapan yazar, şair Onat Kutlar dünya sinemasına ilişkin yazılarını Sinema Bir Şenliktir (1985) kitabında bir araya getirmişti. Dünya sinemasını daima yakından takip ederken Türk Sineması'nın içinden geçtiği bunalımlarda nabzını tutmayı, Türk Sineması üstüne eleştirel düşünceler üretmeyi de sürdürdü, güncel tartışmalarda aktif rol almaktan geri durmadı. Sinema.. Sinema Onat Kutlar'ın arşivinde kalan, kitaplaşmamış konuşmalarını, dönemin sinema gündemi üstüne yazılarını - sansür tartışmaları, ulusal Türk sineması için alan araştırmaları vb.bir araya getiriyor.

"Sanatçı eserini yaratırken iç içe birçok çemberin merkezinde bulunduğunu unutmamalıdır. Yeryüzü, yeryüzünün tarihi, içinde yaşadığı toplum, bu toplumun geçmişi, kendisi ve kendi tarihi yani yaşantısı. En sade bir özü bile verirken bütün bu bağlamı göz önünde tutmak zorundadır. Kurşununu gez, göz ve arpacık aynı hizaya gelmeden atan, hedefi bulamaz. Bütün bu bağlamın ortak ürünü, bütün bu açıların ortak ve mutlu odağıdır başarılmış eser. Tıpkı yaşantımız gibi gerçektir. Benim yaşantımda sahici bir noktadır. Toplumumun özelliklerini ve tarihini derin köklerinde gizler. Yeryüzünü ve onun deneylerini kapsar. Yani kişisel, ulusal ve evrenseldir. Bu özü, benim yaşantımın gerçek bir yönünü belirleyen herhangi bir görüntüde bulabilirim." - Onat Kutlar, "Ulusal Türk Sineması İçin Alan Araştırmaları"

Bütün sinema el kitapları şu sözlerle başlar: Sinema ortaklaşa bir sanattır. Bir yazar 25 kuruşluk bir kurşun kalemi, bir paket kâğıtla tek başına büyük bir roman yazabilir, bir besteci için gerekli araç bundan daha fazla değildir. Bir ressam, bir şair tek başlarına eserlerini yaratırlar. Ama sinema... Sinemada her şey değişir. Amerikan eleştirmecileri ile Hüseyin Cöntürk'ün yıllardır uğraşıp bir türlü edebiyata sokamadıkları Taylorizm yeni işbölümü sinema sanatında müthiş bir şekilde işler. Hollywood'da yapılan bir istatistiğe göre orta bir Amerikan filminin meydana gelebilmesi için 246 ayrı sanat, meslek ve disiplinden insanın çalışmalarını birleştirmeleri gerekiyor.

Elbette Holywood, işbölümünün çok geliştiği, bir bakıma ileri gittiği bir endüstri alanıdır. Avrupa'da bu karmaşıklığın biraz azaldığını, bu tuhaf görünen isimlerin, yapımevi başkanı, ona bağlı baş yapımcı, ona bağlı yapımcılar, yapımcıya bağlı yapım görevlileri ve yapım görevlilerine bağlı yapım görevlileri yardımcıları... sahiplerinden bazılarının ifna edildiklerini görüyoruz. Ama gene de gerekli eleman sayısı hatırı sayılır derecede çoktur. 90-100 arasında.

Bu ortaklaşalık sinemanın teknik yönünde olduğu kadar sanat yönünde de kendini gösterir. Senaryocu ile yönetmen, kameracı ile yönetmen, montajcı ile yönetmen, kameracı ile montajcı, dekorcu ile kameracı vs. arasında ikili, üçlü veya daha fazla ortak çalışmalar yapılır.

Henry Miller'ın çok sevdiğim bir kitabından yürüttüğüm bir deyimle “merdivenin dibinde gülümseme” mümkün mü diye düşünüyorum. Her yıl olduğu gibi bu tersliklere, düzey düşüklüklerine, zorluklara bakıp umutsuzluğa mı düşelim? Üstelik “nice yazlardan sonra?” Çehov'un Vişne Bahçesi'ndeki kentsoylular gibi “uzaklarda hep gergin durduğunu sandığımız yay boşalınca” gözyaşlarına ve karamsarlığa mı kapılalım?

1965-1976 yılları arasında Türk Sinematek'inin kurucularından biri ve aynı zamanda yöneticisi olarak görev yapan yazar, şair Onat Kutlar dünya sinemasına ilişkin yazılarını Sinema Bir Şenliktir (1985) kitabında bir araya getirmişti. Dünya sinemasını daima yakından takip ederken Türk Sineması'nın içinden geçtiği bunalımlarda nabzını tutmayı, Türk Sineması üstüne eleştirel düşünceler üretmeyi de sürdürdü, güncel tartışmalarda aktif rol almaktan geri durmadı. Sinema.. Sinema Onat Kutlar'ın arşivinde kalan, kitaplaşmamış konuşmalarını, dönemin sinema gündemi üstüne yazılarını - sansür tartışmaları, ulusal Türk sineması için alan araştırmaları vb.bir araya getiriyor.

"Sanatçı eserini yaratırken iç içe birçok çemberin merkezinde bulunduğunu unutmamalıdır. Yeryüzü, yeryüzünün tarihi, içinde yaşadığı toplum, bu toplumun geçmişi, kendisi ve kendi tarihi yani yaşantısı. En sade bir özü bile verirken bütün bu bağlamı göz önünde tutmak zorundadır. Kurşununu gez, göz ve arpacık aynı hizaya gelmeden atan, hedefi bulamaz. Bütün bu bağlamın ortak ürünü, bütün bu açıların ortak ve mutlu odağıdır başarılmış eser. Tıpkı yaşantımız gibi gerçektir. Benim yaşantımda sahici bir noktadır. Toplumumun özelliklerini ve tarihini derin köklerinde gizler. Yeryüzünü ve onun deneylerini kapsar. Yani kişisel, ulusal ve evrenseldir. Bu özü, benim yaşantımın gerçek bir yönünü belirleyen herhangi bir görüntüde bulabilirim." - Onat Kutlar, "Ulusal Türk Sineması İçin Alan Araştırmaları"

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat