#smrgSAHAF Serçe 2 Cilt TAKIM -

Stok Kodu:
1199033000
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
1062 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199033000
419088
Serçe 2 Cilt TAKIM  -
Serçe 2 Cilt TAKIM - #smrgSAHAF
0.00
Serçe, 1938 yılında, daha dört yaşındayken Kütahya'ya sürgüne gönderilen Dersimli bir kızın; İkinci Dünya Savaşı şartlarının Türkiye'sinde geçen yaşam serüvenini anlatıyor. Önce bir asker ailesinin yanına verilir bu küçük kız. Ama orada, Türkçe öğrenmeyi bir türlü beceremediği için dövülür. Sonra, bir doktor ailesine sığınır. Orada, kimse onun adını bilmez, o da, dil bilmediği için adını söyleyemez. Serçe adını verirler ona. Oysa asıl adı zemi'dir. Doktorun da küçük bir kızı vardır, Serçe o kızdan öğrenir Türkçe'yi. ama bir süre sonra oradan da kaçmak zorunda kalır... Oradan oraya savrulur, bir yandan onurunu ayakta tutma, bir yandan dayaşamda kalma savaşı verir. İnsanca duygularla dolu olan bu roman, o günlerin Türkiye'sinden pek çok insan tiplerini betimler. Serçe'nin dramatik serüvenini okurken, ülkemizin o günkü politik ve sosyal şartlarında onunla birlikte yaşayacaksınız; onunla birlikte korkacak, sevinecek ve heyecan duyacaksınız. Bu ikinci ciltte Dersimli küçük kız Serçe'yi, artık bir İstanbul hanımı olarak tanıyoruz. Hiçbir zaman tadına varamadığı aşkı yaşamak ister ve bir subaya aşık olur. Ama bu ilişki onda daha büyük bir düş kırıklığı bırakarak biter. Serçe öylesine büyük bir düşkırıklığı yaşar ki, artık yaşamanın bir anlamı kalmaz ve yaşamına son vermek ister. Bir raslantı sonucu kurtarılır ama artık bu kentte ve bu ülkede kalmak istemez. 1960'lı yılların başında Almanya'ya işçi olarak gider. Tüm az gelişmiş ülke insanlarında olduğu gibi onun kafasında da ideal bir Avrupa vardır. Orada her şey iyi, herkes eşittir, musluklardan su yerine para akmaktadır, bir sandalyeye oturup ara sıra bir düğmeye bastın mı tamam, işte orada çalışmak budur. Serçe bir metal fabrikasında çalışmaya başlar; hiç de öyle ara sıra düğmeye basılarak yapılan bir iş değildir bu. Serçe, insanın her dakikasını emen müthiş bir çarkın içindedir artık...
Serçe, 1938 yılında, daha dört yaşındayken Kütahya'ya sürgüne gönderilen Dersimli bir kızın; İkinci Dünya Savaşı şartlarının Türkiye'sinde geçen yaşam serüvenini anlatıyor. Önce bir asker ailesinin yanına verilir bu küçük kız. Ama orada, Türkçe öğrenmeyi bir türlü beceremediği için dövülür. Sonra, bir doktor ailesine sığınır. Orada, kimse onun adını bilmez, o da, dil bilmediği için adını söyleyemez. Serçe adını verirler ona. Oysa asıl adı zemi'dir. Doktorun da küçük bir kızı vardır, Serçe o kızdan öğrenir Türkçe'yi. ama bir süre sonra oradan da kaçmak zorunda kalır... Oradan oraya savrulur, bir yandan onurunu ayakta tutma, bir yandan dayaşamda kalma savaşı verir. İnsanca duygularla dolu olan bu roman, o günlerin Türkiye'sinden pek çok insan tiplerini betimler. Serçe'nin dramatik serüvenini okurken, ülkemizin o günkü politik ve sosyal şartlarında onunla birlikte yaşayacaksınız; onunla birlikte korkacak, sevinecek ve heyecan duyacaksınız. Bu ikinci ciltte Dersimli küçük kız Serçe'yi, artık bir İstanbul hanımı olarak tanıyoruz. Hiçbir zaman tadına varamadığı aşkı yaşamak ister ve bir subaya aşık olur. Ama bu ilişki onda daha büyük bir düş kırıklığı bırakarak biter. Serçe öylesine büyük bir düşkırıklığı yaşar ki, artık yaşamanın bir anlamı kalmaz ve yaşamına son vermek ister. Bir raslantı sonucu kurtarılır ama artık bu kentte ve bu ülkede kalmak istemez. 1960'lı yılların başında Almanya'ya işçi olarak gider. Tüm az gelişmiş ülke insanlarında olduğu gibi onun kafasında da ideal bir Avrupa vardır. Orada her şey iyi, herkes eşittir, musluklardan su yerine para akmaktadır, bir sandalyeye oturup ara sıra bir düğmeye bastın mı tamam, işte orada çalışmak budur. Serçe bir metal fabrikasında çalışmaya başlar; hiç de öyle ara sıra düğmeye basılarak yapılan bir iş değildir bu. Serçe, insanın her dakikasını emen müthiş bir çarkın içindedir artık...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat