#smrgSAHAF Sana Bir Kitap -

Hazırlayan:
İzzeddin Çalışlar
Stok Kodu:
1199024788
Boyut:
19x26,5
Sayfa Sayısı:
141 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1998
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199024788
410884
Sana Bir Kitap -
Sana Bir Kitap - #smrgSAHAF
0.00
Brillat-Savarin, Lezzetin Fizyolojisi adlı kitabında "Hayvanlar beslenirler, imanlarda yemek yer. yemek yemeği bilen tek canlı insandır" der. Claude Levi-Strauss da insanlığın uygarlık yolunda kaydettiği en önemli aşama olarak yemeği bir kaba koyarak pişirmesini görür. Bir biyolojik zorunluluk olması yanında, insanın yemekle olan ilişkisi, yaratıcılık sürecini başlatan basamaklardan biri olarak nitelendirilebilir, yine de yemeğin tarih boyu gelişimiyle insanlığın uygarlık gelişimi birbirine çok paralel olmamıştır. Özellikle de Avrupa uygarlığını ele aldığımızda, 17. yüzyıl'a kadar, bu kıta insanının kimi yerlerde ancak hayvanın beslenmesinden ayırt edilebilecek kadar yemek bilgisi olduğunu görüyoruz. Günümüzde farklı ülkelerinin zengin mutfakları, dünyanın en iyi beslenen bölgesi ve yemek kültürünün beşiği olan Avrupa, beslenme sorununu son birkaç yüzyıl içinde çözebilmiş ve bu konuda kendinden önceki uygarlıklardan bile geri kalmıştır. Tarih öncesini tahıl toplumu olarak geçirmiş, ortaçağda toplumsal tabakaları oluştursa da onları besleyebilmekten uzak kalmış, zengin soylular bile beslenememe kaynaklı soluk benizleri ve açlıkla karşı karşıya kalmıştır Avrupa'da, yazılı kaynaklara göre 18. yüzyıl'ın başlarına kadar yamyamlığın kalıntıları sürmüştür Avrupa'da. Haydutların dedesini Boulogne ormanlarında nasıl yediklerini anlatan Paris 'illere rastlanır yemek literatüründe. Avrupa'nın yemek kültürünün kökeninde yokluk ve açlık yatar, yüzyıllarca hayvan yemi olarak kullanılan patatesin, süs bitkisi olarak kullanılan domatesin ve birçok meyvenin deneme yanılmayla yiyecek haline gelmesinin sebebi bu beslenme sefaletine dayanır. Artan nüfus ve yaşamı tehdit eden açlık insanoğlunu çevresinde bulduklarını yenir hale getirmeğe zorlamış ve mutfakları çağımız uygarlığının ülke kültürlerinin önemli bir unsuru haline getirmiştir.

Günümüz toplumuna baktığımızda da nüfus artışının toplumsal bir sorun olduğu, ekonomik ve pratik beslenme çözümlerine insanlığın ihtiyaç duymaya devam ettiğini ve bu çözümlerin sağlıklı olması gerekliliğinin önem kazandığını net olarak görüyoruz. İşte bu niteliklere sahip bir gıda ürününün öyküsü gerek dünyayı gerekse Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Öykü 19. yüzyıl'ın ortalarında Brillat-Savarin'in ülkesi olan Fransa'da başlıyor.

İçindekiler
Sunuş
1. Bölüm: 19. Yüzyıldan 1900'lere (1850-1914)
2. Bölüm: Büyük Birleşme (1914-1941)
3. Bölüm: Son Dünya Savaşı (1941-1950)
4. Bölüm: 50'li Yıllar (1951-1960)
5. Bölüm: Başkaldıran İnsan (1960-1969)
6. Bölüm: Uzay Çağı (1969-1974)
7. Bölüm: Kriz Yılları (1974-1983)
8. Bölüm: Bunalımdan Yaşama (1983-1997)
9. Bölüm: Dün, Bugün, Yarın
Ek: Sana Denince
Katkılar ve Kaynaklar
Dizin

Brillat-Savarin, Lezzetin Fizyolojisi adlı kitabında "Hayvanlar beslenirler, imanlarda yemek yer. yemek yemeği bilen tek canlı insandır" der. Claude Levi-Strauss da insanlığın uygarlık yolunda kaydettiği en önemli aşama olarak yemeği bir kaba koyarak pişirmesini görür. Bir biyolojik zorunluluk olması yanında, insanın yemekle olan ilişkisi, yaratıcılık sürecini başlatan basamaklardan biri olarak nitelendirilebilir, yine de yemeğin tarih boyu gelişimiyle insanlığın uygarlık gelişimi birbirine çok paralel olmamıştır. Özellikle de Avrupa uygarlığını ele aldığımızda, 17. yüzyıl'a kadar, bu kıta insanının kimi yerlerde ancak hayvanın beslenmesinden ayırt edilebilecek kadar yemek bilgisi olduğunu görüyoruz. Günümüzde farklı ülkelerinin zengin mutfakları, dünyanın en iyi beslenen bölgesi ve yemek kültürünün beşiği olan Avrupa, beslenme sorununu son birkaç yüzyıl içinde çözebilmiş ve bu konuda kendinden önceki uygarlıklardan bile geri kalmıştır. Tarih öncesini tahıl toplumu olarak geçirmiş, ortaçağda toplumsal tabakaları oluştursa da onları besleyebilmekten uzak kalmış, zengin soylular bile beslenememe kaynaklı soluk benizleri ve açlıkla karşı karşıya kalmıştır Avrupa'da, yazılı kaynaklara göre 18. yüzyıl'ın başlarına kadar yamyamlığın kalıntıları sürmüştür Avrupa'da. Haydutların dedesini Boulogne ormanlarında nasıl yediklerini anlatan Paris 'illere rastlanır yemek literatüründe. Avrupa'nın yemek kültürünün kökeninde yokluk ve açlık yatar, yüzyıllarca hayvan yemi olarak kullanılan patatesin, süs bitkisi olarak kullanılan domatesin ve birçok meyvenin deneme yanılmayla yiyecek haline gelmesinin sebebi bu beslenme sefaletine dayanır. Artan nüfus ve yaşamı tehdit eden açlık insanoğlunu çevresinde bulduklarını yenir hale getirmeğe zorlamış ve mutfakları çağımız uygarlığının ülke kültürlerinin önemli bir unsuru haline getirmiştir.

Günümüz toplumuna baktığımızda da nüfus artışının toplumsal bir sorun olduğu, ekonomik ve pratik beslenme çözümlerine insanlığın ihtiyaç duymaya devam ettiğini ve bu çözümlerin sağlıklı olması gerekliliğinin önem kazandığını net olarak görüyoruz. İşte bu niteliklere sahip bir gıda ürününün öyküsü gerek dünyayı gerekse Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Öykü 19. yüzyıl'ın ortalarında Brillat-Savarin'in ülkesi olan Fransa'da başlıyor.

İçindekiler
Sunuş
1. Bölüm: 19. Yüzyıldan 1900'lere (1850-1914)
2. Bölüm: Büyük Birleşme (1914-1941)
3. Bölüm: Son Dünya Savaşı (1941-1950)
4. Bölüm: 50'li Yıllar (1951-1960)
5. Bölüm: Başkaldıran İnsan (1960-1969)
6. Bölüm: Uzay Çağı (1969-1974)
7. Bölüm: Kriz Yılları (1974-1983)
8. Bölüm: Bunalımdan Yaşama (1983-1997)
9. Bölüm: Dün, Bugün, Yarın
Ek: Sana Denince
Katkılar ve Kaynaklar
Dizin

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat