#smrgSAHAF Sahili Olmayan Deniz: Mabih'ten Selman'a -

Stok Kodu:
1199180323
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
130 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
0,00
1199180323
566400
Sahili Olmayan Deniz: Mabih'ten Selman'a -
Sahili Olmayan Deniz: Mabih'ten Selman'a - #smrgSAHAF
0.00
Mabih, daha derin bir inancın peşindeydi; ama bu inancın da ne olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey, bu hakîkati bulmak adına içinde uyanan karşı konulmaz bir arama aşkıydı. Onun aradığı ateş gönül kandilini tutuşturacak ve ona semânın kapılarını sonsuza kadar açacak bir ateşti. Attığı her adım onu aradığı hakîkate biraz daha yaklaştırıyordu. Uzun bir yolculuğun sonunda Mabih, geleceği kulağına fısıldanmış olan ve İbrahim'in dîni üzere gönderilen Son Nebî'ye kavuştu. İlk defa o gece içindeki fırtınanın dindiğini hissetti. Dağlardan, vadilerden çağlayarak akan bir ırmağın sonunda denizde sükûn bulması gibi bir histi bu. Artık Selmân olmuştu. Âdemoğulları'ndan İslâm oğlu Selmân olarak tanıttı kendisini.Hz. Peygamber, Selmân'ın arayış hikâyesini "Hakfkat Merih yıldızında dahi olsa, Selmân onu bulur"sözüyle taçlandırdı; zira hem öncenin hem de sonranın ilmini öğrenmişti. Selmân şöyle yalvarıyordu: "Rabbim! Kudretinin ve saltanatının büyüklüğü karşısında bir hiçim. Buna rağmen bu âciz kuluna çok büyük lütuflarda bulundun. Gönderdiğin Son Peygamberinle karşılaştırdın. Sana hamd ve şükrediyorum. Senden bundan sonra tek bir dileğim, beni bu yüce inşânın yanından ayırmamandır! Ona son nefesime kadar hizmet etme fırsatını bana ver. Beni sadece, Sana kul ve Peygamberine köle eyle!" Bu duâ Resûl-i Ekrem'in dilinde şu sözle kabule erdi: "Selmân bizdendir, Ehl-i Beyt'imizdendir!" O artık sahili olmayan bir denizdi.
Mabih, daha derin bir inancın peşindeydi; ama bu inancın da ne olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey, bu hakîkati bulmak adına içinde uyanan karşı konulmaz bir arama aşkıydı. Onun aradığı ateş gönül kandilini tutuşturacak ve ona semânın kapılarını sonsuza kadar açacak bir ateşti. Attığı her adım onu aradığı hakîkate biraz daha yaklaştırıyordu. Uzun bir yolculuğun sonunda Mabih, geleceği kulağına fısıldanmış olan ve İbrahim'in dîni üzere gönderilen Son Nebî'ye kavuştu. İlk defa o gece içindeki fırtınanın dindiğini hissetti. Dağlardan, vadilerden çağlayarak akan bir ırmağın sonunda denizde sükûn bulması gibi bir histi bu. Artık Selmân olmuştu. Âdemoğulları'ndan İslâm oğlu Selmân olarak tanıttı kendisini.Hz. Peygamber, Selmân'ın arayış hikâyesini "Hakfkat Merih yıldızında dahi olsa, Selmân onu bulur"sözüyle taçlandırdı; zira hem öncenin hem de sonranın ilmini öğrenmişti. Selmân şöyle yalvarıyordu: "Rabbim! Kudretinin ve saltanatının büyüklüğü karşısında bir hiçim. Buna rağmen bu âciz kuluna çok büyük lütuflarda bulundun. Gönderdiğin Son Peygamberinle karşılaştırdın. Sana hamd ve şükrediyorum. Senden bundan sonra tek bir dileğim, beni bu yüce inşânın yanından ayırmamandır! Ona son nefesime kadar hizmet etme fırsatını bana ver. Beni sadece, Sana kul ve Peygamberine köle eyle!" Bu duâ Resûl-i Ekrem'in dilinde şu sözle kabule erdi: "Selmân bizdendir, Ehl-i Beyt'imizdendir!" O artık sahili olmayan bir denizdi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat