#smrgSAHAF Ruj Lekesi: Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi -

Stok Kodu:
1199159741
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
496 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1999
Çeviren:
Gürol Koca
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199159741
545895
Ruj Lekesi: Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi -
Ruj Lekesi: Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi - #smrgSAHAF
0.00
Saçmalık bu! Bilgi dediğimiz, yükseklerden bakan düzenbaz miyopların sorumsuzca çöplenelim, yedikçe şişelim ve sonuçta karşımıza çıkan bilgi heveslisi gençler üzerinden egolarımızı tatmin edelim diye önümüze sürdükleri leziz tatlarla dolu bir mönüden başka nedir ki? Dadacılar avangart sanat tarihinden, Sex Pistols rock tarihinden, Paris Komünü ise sosyalist mücadeleler tarihinden izler taşıyan birer akım; Sitüasyonist Enternasyonal hareket de kolej mezunu radikallerimizin kendi imgelerini düşürerek avundukları yalın bir ayna değil midir? Karl Marx'ın Katharistlerle, Hasan Sabbahın Slitsle, kendini işçi sınıfının davasına adayan sevgili Rosa Luxemburg'un aşka, Adorno'nun Lettrist Enternasyonalle ne gibi bir alakası olabilir? Çağlar gerisinde, üstünde, altında, yanında kalmak için değil midir? Zamansız bir âlemde devinip duran çağları önüne ve içine almanın ne gereği var? Bilgi diye sunulagelmiş çöplüğün içinde ziyafete dalan domuzculuk gibi haz duyarak gevşemek varken bu zevzeklik de ne oluyor? Tarih kelamın ol! buyruğuyla gelen şiddetle mi başlar, yoksa Slitsin bir konser esnasında kanlı âdet bezlerini hayranlarının suratına fırlatmasıyla mı? 12. yüzyılda Balkanlarda doğan bir sapkınlığın Alman İşçi Konseylerini kucaklayıp Strasbourg'u dolaştıktan sonra Das Kapital'den aldığı feyzle Johny Rotte'nın gırtlağında patlaması nasıl bir tarih ola ki? Nasıl olur da Kronstadt direnişlerinin nefesi Lora Logicin dudaklarında ahenkle çınlamaya başlar? Efendim, sütunları kaldırtacağınız söylentileri çalkalanıyor şehirde. Acımalısınız bize, bize acımalısınız. Çünkü biz, sizin tebanız, o sütunlar üzere var oluyoruz. Greil Marcus hiç acımıyor. Sahih bir efendiye yaraşanı yapıyor! Yüzlerce yıldır en katıksız umutlarımızı istismar eden işaret levhalarının bulunduğu sütunları yerle bir ettiği gibi, bu levhaları da eriten alevler püskürerek kendi bildiği tarihi yazıyor. Bu tarih, efendinin köleleştirdiği tebasına döktüğü timsah gözyaşlarını hiç kaale almıyor. Bu tarih, ne aşağıdan yazılıyor ne yukarıdan. Yalnızca içten, yalnızca gönülden. Ne aşağı kalıyor ne yukarı. Ne teba ne efendi! Bize düşense, hiç değilse Sex Pistols ile Slits'in birer kasetini ele geçirdikten sonra kitabı açmak; ama açmadan önce, kitabı şarap şişesinden çekilen okkalı bir yudum eşliğinde ve mutlaka bir tutam Hayyam ile çalkalamak oluyor. Evvelki gün içinizde bir midyenin barındırdığı kadar olsun can olmadığını hissetmiş olsanız bile ertesi gün uyandığınızda bir türkü mırıldanmaya başlayacağınıza emin olabilirsiniz. - Arka kapak
Saçmalık bu! Bilgi dediğimiz, yükseklerden bakan düzenbaz miyopların sorumsuzca çöplenelim, yedikçe şişelim ve sonuçta karşımıza çıkan bilgi heveslisi gençler üzerinden egolarımızı tatmin edelim diye önümüze sürdükleri leziz tatlarla dolu bir mönüden başka nedir ki? Dadacılar avangart sanat tarihinden, Sex Pistols rock tarihinden, Paris Komünü ise sosyalist mücadeleler tarihinden izler taşıyan birer akım; Sitüasyonist Enternasyonal hareket de kolej mezunu radikallerimizin kendi imgelerini düşürerek avundukları yalın bir ayna değil midir? Karl Marx'ın Katharistlerle, Hasan Sabbahın Slitsle, kendini işçi sınıfının davasına adayan sevgili Rosa Luxemburg'un aşka, Adorno'nun Lettrist Enternasyonalle ne gibi bir alakası olabilir? Çağlar gerisinde, üstünde, altında, yanında kalmak için değil midir? Zamansız bir âlemde devinip duran çağları önüne ve içine almanın ne gereği var? Bilgi diye sunulagelmiş çöplüğün içinde ziyafete dalan domuzculuk gibi haz duyarak gevşemek varken bu zevzeklik de ne oluyor? Tarih kelamın ol! buyruğuyla gelen şiddetle mi başlar, yoksa Slitsin bir konser esnasında kanlı âdet bezlerini hayranlarının suratına fırlatmasıyla mı? 12. yüzyılda Balkanlarda doğan bir sapkınlığın Alman İşçi Konseylerini kucaklayıp Strasbourg'u dolaştıktan sonra Das Kapital'den aldığı feyzle Johny Rotte'nın gırtlağında patlaması nasıl bir tarih ola ki? Nasıl olur da Kronstadt direnişlerinin nefesi Lora Logicin dudaklarında ahenkle çınlamaya başlar? Efendim, sütunları kaldırtacağınız söylentileri çalkalanıyor şehirde. Acımalısınız bize, bize acımalısınız. Çünkü biz, sizin tebanız, o sütunlar üzere var oluyoruz. Greil Marcus hiç acımıyor. Sahih bir efendiye yaraşanı yapıyor! Yüzlerce yıldır en katıksız umutlarımızı istismar eden işaret levhalarının bulunduğu sütunları yerle bir ettiği gibi, bu levhaları da eriten alevler püskürerek kendi bildiği tarihi yazıyor. Bu tarih, efendinin köleleştirdiği tebasına döktüğü timsah gözyaşlarını hiç kaale almıyor. Bu tarih, ne aşağıdan yazılıyor ne yukarıdan. Yalnızca içten, yalnızca gönülden. Ne aşağı kalıyor ne yukarı. Ne teba ne efendi! Bize düşense, hiç değilse Sex Pistols ile Slits'in birer kasetini ele geçirdikten sonra kitabı açmak; ama açmadan önce, kitabı şarap şişesinden çekilen okkalı bir yudum eşliğinde ve mutlaka bir tutam Hayyam ile çalkalamak oluyor. Evvelki gün içinizde bir midyenin barındırdığı kadar olsun can olmadığını hissetmiş olsanız bile ertesi gün uyandığınızda bir türkü mırıldanmaya başlayacağınıza emin olabilirsiniz. - Arka kapak
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat