#smrgKİTABEVİ Otranto Şatosu -

Stok Kodu:
1199040131
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
129 s
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2018
Çeviren:
Zeynep Bilge
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199040131
426152
Otranto Şatosu -
Otranto Şatosu - #smrgKİTABEVİ
0.00
“Gotik” terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764'te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosu'nun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir elyazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında “Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir” ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar.

Şöyle der Walpole bir mektubunda: “Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Ortaçağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim.”

“Gotik” terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764'te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosu'nun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir elyazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında “Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir” ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar.

Şöyle der Walpole bir mektubunda: “Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Ortaçağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat