#smrgKİTABEVİ Osmanlı'da Sosyalizm -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Lord Matbaacılık
ISBN-10:
6054200672
Stok Kodu:
1199113715
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
450 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199113715
499452
Osmanlı'da Sosyalizm -
Osmanlı'da Sosyalizm - #smrgKİTABEVİ
0.00
Osmanlı, sosyalizmi “İştirak-i Emval ve İyal” yani “ mal ve kadın ortaklığı ” olarak tanıdı. Paris Komünü çalışmalarını Belediye binasında sürdürdüğü için Osmanlı aydını, sosyalistlere “Devair-i Belediye Tarafdaranı” ismini uygun gördü. Bu “bozuk fikirlerin” Müslüman Osmanlı toplumunu nasıl olsa etkilemeyeceği düşünülerek, “dinsiz Avrupa”nın başına bela olan “Enternasyonal adındaki şer cemiyeti ve bu cemiyetin reisi Karl Marx”a sempati beslendi.

Bir müddet sonra, “İştirakiyun Mezhebi”nin Osmanlı toplumuna yanlış anlatıldığı öne sürüldü: Aslında bu “ beyazı siyah olarak tarif etmek ” gibi bir şeydi, “ İştirakiyun” İslam dininin direği olan zekatın modernleştirilmiş haliydi. Müslümanlık ırk ve millet ayrılığı gözetmiyordu yani enternasyonalistti. Karl Marx'ın kurduğu Enternasyonal Cemiyeti de zaten bu gayeyi güdüyordu. Osmanlı Hıristiyanları da sosyalizmi sahiplendi; “sosyalizm en evvel Hazreti İsa tarafından vaaz ve tesis olmuştu. Sosyalizm, Roma'nın, milyonlarını esirlerinin tırnakları ile kazanan zalim ulularına karşı teşkil ve tertip edilmiş Hıristiyanlık dininin asıl maksadıydı.” Yahudiler durur mu ? Onlar da, klasik “ Hazreti Musa ” ve “ Firavun ” örneğini ortaya attılar; sosyalistlik “modern çağın putlarını yıkmak için gönderilmişti ”.

İlk Osmanlı sosyalisti Avram Benaroya, ilk sosyalist teşekkül Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu oldu. İlk sosyalist fırkayı Hüseyin Hilmi bey kurdu. On binlerce işçiyi çevresinde toplamayı başaran Hüseyin Hilmi bey, istediği zaman İstanbul çapında bir genel grev yapabilecek durumdadır. “ İştirakçi ” namıyla anılan Hüseyin Hilmi, greve giden işçileri, nereden bulduğu meçhul altınları harcayarak pilav ve zerde ile besliyordu. İstanbul'u işgal eden İngilizler, Hüseyin Hilmi bey'i maaşa bağlamıştı.

O artık, altında son model otomobili, sırtında kırmızı yeleğiyle zengin bir İngiliz ajanı olmuştu. Şamisi adında bir Yahudi, Aydınlık dergisinin neşriyatı için Şefik Hüsnü'ye ayda bin dolar para veriyordu.

Osmanlı, sosyalizmi “İştirak-i Emval ve İyal” yani “ mal ve kadın ortaklığı ” olarak tanıdı. Paris Komünü çalışmalarını Belediye binasında sürdürdüğü için Osmanlı aydını, sosyalistlere “Devair-i Belediye Tarafdaranı” ismini uygun gördü. Bu “bozuk fikirlerin” Müslüman Osmanlı toplumunu nasıl olsa etkilemeyeceği düşünülerek, “dinsiz Avrupa”nın başına bela olan “Enternasyonal adındaki şer cemiyeti ve bu cemiyetin reisi Karl Marx”a sempati beslendi.

Bir müddet sonra, “İştirakiyun Mezhebi”nin Osmanlı toplumuna yanlış anlatıldığı öne sürüldü: Aslında bu “ beyazı siyah olarak tarif etmek ” gibi bir şeydi, “ İştirakiyun” İslam dininin direği olan zekatın modernleştirilmiş haliydi. Müslümanlık ırk ve millet ayrılığı gözetmiyordu yani enternasyonalistti. Karl Marx'ın kurduğu Enternasyonal Cemiyeti de zaten bu gayeyi güdüyordu. Osmanlı Hıristiyanları da sosyalizmi sahiplendi; “sosyalizm en evvel Hazreti İsa tarafından vaaz ve tesis olmuştu. Sosyalizm, Roma'nın, milyonlarını esirlerinin tırnakları ile kazanan zalim ulularına karşı teşkil ve tertip edilmiş Hıristiyanlık dininin asıl maksadıydı.” Yahudiler durur mu ? Onlar da, klasik “ Hazreti Musa ” ve “ Firavun ” örneğini ortaya attılar; sosyalistlik “modern çağın putlarını yıkmak için gönderilmişti ”.

İlk Osmanlı sosyalisti Avram Benaroya, ilk sosyalist teşekkül Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu oldu. İlk sosyalist fırkayı Hüseyin Hilmi bey kurdu. On binlerce işçiyi çevresinde toplamayı başaran Hüseyin Hilmi bey, istediği zaman İstanbul çapında bir genel grev yapabilecek durumdadır. “ İştirakçi ” namıyla anılan Hüseyin Hilmi, greve giden işçileri, nereden bulduğu meçhul altınları harcayarak pilav ve zerde ile besliyordu. İstanbul'u işgal eden İngilizler, Hüseyin Hilmi bey'i maaşa bağlamıştı.

O artık, altında son model otomobili, sırtında kırmızı yeleğiyle zengin bir İngiliz ajanı olmuştu. Şamisi adında bir Yahudi, Aydınlık dergisinin neşriyatı için Şefik Hüsnü'ye ayda bin dolar para veriyordu.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat