#smrgSAHAF Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı (Deneme) - 1985

Dizi Adı:
Toplumsal Araştırmalar Dizisi
Stok Kodu:
1199025726
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
19 + 72 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1985
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199025726
411822
Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı (Deneme) -        1985
Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı (Deneme) - 1985 #smrgSAHAF
0.00
Zulüm, İslâm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuran'da bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bid'atlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (askerî sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmî dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslâm devletlerinde kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bid'at olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukukî statüsünde yatmaktadır. Askerî sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdi. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağ'ın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi "kamuya hizmet" için yapmaz. Padişahun gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslâm dini, Müslüman'ın Müslüman'a ve devlet koruması altına giren zimmîlere iyi davranmayı emretmesi sebebiyle yöneticiler kötü hareketlerden kaçınırlar.
Zulüm, İslâm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuran'da bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bid'atlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (askerî sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmî dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslâm devletlerinde kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bid'at olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukukî statüsünde yatmaktadır. Askerî sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdi. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağ'ın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi "kamuya hizmet" için yapmaz. Padişahun gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslâm dini, Müslüman'ın Müslüman'a ve devlet koruması altına giren zimmîlere iyi davranmayı emretmesi sebebiyle yöneticiler kötü hareketlerden kaçınırlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat