#smrgKİTABEVİ On Dokuz: Atatürk Geleceği Biliyordu - 2019

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Ezgi Matbaacılık
Dizi Adı:
Roman
ISBN-10:
6059311298
Hazırlayan:
Semih Kavak
Stok Kodu:
1199005702
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
268 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199005702
391866
On Dokuz: Atatürk Geleceği Biliyordu -        2019
On Dokuz: Atatürk Geleceği Biliyordu - 2019 #smrgKİTABEVİ
0.00
Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk'ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarını yavaşlattılar. Atatürk'le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bu mesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.

Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizce bakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk'ten.

“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”

Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta bir savaşçı olduğunu.

“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.” Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğip geldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul'da. Atatürk ağaçların arasında kaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadim bilgilerini.

Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk'ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarını yavaşlattılar. Atatürk'le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bu mesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.

Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizce bakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk'ten.

“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”

Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta bir savaşçı olduğunu.

“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.” Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğip geldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul'da. Atatürk ağaçların arasında kaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadim bilgilerini.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat