Mevlevîlik yedi asra yakın bir müddet, üç kıtada hüküm süren Osmanoğulları'nın geniş ve feyizli topraklarında, İslam medeniyetini temsil etmiş, kendi estetik ve teknik şartlan dahilinde, medeniyet âleminde silinmez izler bırakmış, mensub olduğu ekolün en muhteşem mûsikıy eserlerini vermiş, en ünlü şairlerini yetiştirmiş, en ince el sanatlarını ibda etmiş, sırasına göre en mistik eserleri yaratmış, en insani duygulan besleyip geliştirmiş, en hür düşünceleri dile getirmiş, taassuba göğüs germiş, yaşayışa, ilahî olduğu kadar da beşerî bir zevk katmıştır.
Bu eser, din ve dinî felsefe, psikoloji ve sosyoloji, edebiyat ve mûsikıy tarihleri bakımından, sanıyoruz ki büyük bir boşluğu dolduracaktır. Biz, bu âdâb ve erkânı, yabancı bir gözle ve dıştan incelemiyoruz; bu potanın içinde şekil aldık, duygulandık, yaşadık ve yaşattık; ilmini yaptığımız şeyin duygusu, inancı ve zevki bizde. Biz, bu "âdâb ve erkân"ı, yazıyla tesbit ediyoruz; Mûsikıysini, hatta arşivik bir mâhiyette filmini tesbit ise, bu yolda çalışanlara, çalışabilenlere düşer. -Abdûlbâki Gölpınarlı (Arka kapaktan)