#smrgKİTABEVİ Mazi Kabrinin Hortlakları: Türklük Melankoli ve Sinema -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Yaylacık Matbaacılık
Dizi Adı:
Sanatlar ve İnsan
ISBN-10:
9753427418
Stok Kodu:
1199141829
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
368 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199141829
528007
Mazi Kabrinin Hortlakları: Türklük Melankoli ve Sinema -
Mazi Kabrinin Hortlakları: Türklük Melankoli ve Sinema - #smrgKİTABEVİ
0.00
Toplumsal iktidarın duygular alanındaki hareketini Türk sinemasında takip etmeye çalışıyorum. Bizi biz yapan, Türklüğü kuran kendimiz üzerine düşünmenin ve kurduğumuz hayallerin sınırlarını çizen hikâyelerin gücünün ancak, toplumsal iktidarla duygular evreni arasındaki sıkı fıkı ilişkinin takibiyle kavranabileceğine inanıyorum. Hikâyeler uluslar için her zaman önemli oldu.

Bu hikâyeler, ulusların kendilerini tanıma, kendilerinden bahsetme, kendilerine inanma biçimleriydi; kendilerine dair imgeleriydi. Aynı sebeple, uluslar kendi kendilerine anlattıkları hikâyeleri kaybetmemek için sembolik ya da fiziksel şiddete başvurabildiler. Hikâyesiz kalmamak için inanmaya devam ettiler. Buradaki temel sorum şu: Kendimize anlattığımız, bizi var eden ve kendimiz üzerine düşünmemizi belirleyen hikâyelerle bağları koparmak nasıl mümkün olur? Bu hikâyeler yerine yenilerini nasıl bırakabilir?

"Bunu tartışabilmek için öncelikle Yeşilçam sinemasını bir 'büyük hikâye' olarak okumayı, onun içinde işleyen haz siyasetini kavramayı deniyorum. Sevmek Zamanı'nı, Vesikalı Yarim'i, Gelin'i, Umut'u diğer Yeşilçam filmlerden farklı kılanın ne olduğunu ancak bu büyük hikâyeyle ilişkileri sayesinde ve bu ilişkinin içinden geçerek anlayabileceğimizi sanıyorum." - Umut Tümay Arslan.

Toplumsal iktidarın duygular alanındaki hareketini Türk sinemasında takip etmeye çalışıyorum. Bizi biz yapan, Türklüğü kuran kendimiz üzerine düşünmenin ve kurduğumuz hayallerin sınırlarını çizen hikâyelerin gücünün ancak, toplumsal iktidarla duygular evreni arasındaki sıkı fıkı ilişkinin takibiyle kavranabileceğine inanıyorum. Hikâyeler uluslar için her zaman önemli oldu.

Bu hikâyeler, ulusların kendilerini tanıma, kendilerinden bahsetme, kendilerine inanma biçimleriydi; kendilerine dair imgeleriydi. Aynı sebeple, uluslar kendi kendilerine anlattıkları hikâyeleri kaybetmemek için sembolik ya da fiziksel şiddete başvurabildiler. Hikâyesiz kalmamak için inanmaya devam ettiler. Buradaki temel sorum şu: Kendimize anlattığımız, bizi var eden ve kendimiz üzerine düşünmemizi belirleyen hikâyelerle bağları koparmak nasıl mümkün olur? Bu hikâyeler yerine yenilerini nasıl bırakabilir?

"Bunu tartışabilmek için öncelikle Yeşilçam sinemasını bir 'büyük hikâye' olarak okumayı, onun içinde işleyen haz siyasetini kavramayı deniyorum. Sevmek Zamanı'nı, Vesikalı Yarim'i, Gelin'i, Umut'u diğer Yeşilçam filmlerden farklı kılanın ne olduğunu ancak bu büyük hikâyeyle ilişkileri sayesinde ve bu ilişkinin içinden geçerek anlayabileceğimizi sanıyorum." - Umut Tümay Arslan.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat