#smrgSAHAF Max Weber ve İslâm: Eleştirel Bir Yaklaşım -

Basıldığı Matbaa:
Özkan Ofset
Dizi Adı:
Felsefe Dizisi: 4
Stok Kodu:
1199136785
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
325 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
3
Basım Tarihi:
1991
Çeviren:
Yasin Aktay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
İngilizce
Kategori:
0,00
1199136785
522706
Max Weber ve İslâm: Eleştirel Bir Yaklaşım -
Max Weber ve İslâm: Eleştirel Bir Yaklaşım - #smrgSAHAF
0.00
Şimdiye kadar Max Weber'in Avrupa toplumlarında kendine özgü bir tarihe sahip olan kapitalizme ve kapitalizmin Protestan ahlakıyla ilişkisi konusuna yaklaşımları üzerine bir hayli çalışma yapılmıştır. Fakat onun İslâm'a ve İslâm toplumlarındaki patrimonyal bürokrasiye ilişkin yorumları ihmal edilmiştir. Oysa Weber'in İslâm hakkındaki görüşleri, onun sosyolojiye ve genelde Avrupa'nın kendine özgü tarihine bakışını bütünlediğinden önemlidir.

Bu kitapta bir yandan bu konudaki boşluk doldurulmaya çalışılırken, diğer yandan Weber'in; Hz. Muhammed, İslâm'ın karizmatik kökenleri, mistisizm ve azizlik, İslâm'da şehir ve şeriat gibi İslâm sosyolojisiyle ilgili özel görüşleri ele alınmaktadır. İşlenen başlıca temalardan biri, Weber'in kendi geliştirdiği "bir sosyolojik analiz için gerekli ve yeterli olan felsefi ölçüt"e, yani "yorumcu sosyoloji" ölçütüne, İslâm'a yaklaşırken bizzat kendisinin yeterince bağlı kalmamış olduğudur. Bu noktada Weber, Marx'ı ve bir çok pozitivist sosyal bilimciyi eleştirdiği hataya kendisi düşmüş; Müslümanların kendileri hakkında ne düşündüğünü anlamaya çalışmak yerine onlara kendi teorik varsayımlarını isnad etmiştir. Turner, özelde bu konuda, genelde de Doğu toplumu hakkındaki görüşlerinde Marx ve Weber arasında çok önemli paralelliklerin bulunduğuna dikkat çekiyor; özellikle Marx'ın "Asya Tipi Üretim Tarzı" ile Weber'in "Doğu Patrimonyalizmi" kavramsallaştırmalarının bu paralelliğin izlerini güçlü bir biçimde taşıdıkları üzerinde duruyor. Buna rağmen ikisinin dine yaklaşımları arasında nasıl ve niçin hâlen bir farkın bulunduğunu göstermeye çalışıyor. Dolayısıyla bu kitabın bir amacı da, Weber ve Marx'ın Doğu toplumlarına bakışını irdelerken güçlü bir oryantalizm eleştirisi sağlamak olarak ortaya çıkıyor. Bu temalar üzerinde yoğunlaşırken, Turner, insan ve tanrı arasındaki dinsel ilişkilere temelde bir sosyal ilişki olarak yaklaşılabileceğini öneren özgün bir metodolojik katkıda bulunuyor. (Arka kapaktan)

Şimdiye kadar Max Weber'in Avrupa toplumlarında kendine özgü bir tarihe sahip olan kapitalizme ve kapitalizmin Protestan ahlakıyla ilişkisi konusuna yaklaşımları üzerine bir hayli çalışma yapılmıştır. Fakat onun İslâm'a ve İslâm toplumlarındaki patrimonyal bürokrasiye ilişkin yorumları ihmal edilmiştir. Oysa Weber'in İslâm hakkındaki görüşleri, onun sosyolojiye ve genelde Avrupa'nın kendine özgü tarihine bakışını bütünlediğinden önemlidir.

Bu kitapta bir yandan bu konudaki boşluk doldurulmaya çalışılırken, diğer yandan Weber'in; Hz. Muhammed, İslâm'ın karizmatik kökenleri, mistisizm ve azizlik, İslâm'da şehir ve şeriat gibi İslâm sosyolojisiyle ilgili özel görüşleri ele alınmaktadır. İşlenen başlıca temalardan biri, Weber'in kendi geliştirdiği "bir sosyolojik analiz için gerekli ve yeterli olan felsefi ölçüt"e, yani "yorumcu sosyoloji" ölçütüne, İslâm'a yaklaşırken bizzat kendisinin yeterince bağlı kalmamış olduğudur. Bu noktada Weber, Marx'ı ve bir çok pozitivist sosyal bilimciyi eleştirdiği hataya kendisi düşmüş; Müslümanların kendileri hakkında ne düşündüğünü anlamaya çalışmak yerine onlara kendi teorik varsayımlarını isnad etmiştir. Turner, özelde bu konuda, genelde de Doğu toplumu hakkındaki görüşlerinde Marx ve Weber arasında çok önemli paralelliklerin bulunduğuna dikkat çekiyor; özellikle Marx'ın "Asya Tipi Üretim Tarzı" ile Weber'in "Doğu Patrimonyalizmi" kavramsallaştırmalarının bu paralelliğin izlerini güçlü bir biçimde taşıdıkları üzerinde duruyor. Buna rağmen ikisinin dine yaklaşımları arasında nasıl ve niçin hâlen bir farkın bulunduğunu göstermeye çalışıyor. Dolayısıyla bu kitabın bir amacı da, Weber ve Marx'ın Doğu toplumlarına bakışını irdelerken güçlü bir oryantalizm eleştirisi sağlamak olarak ortaya çıkıyor. Bu temalar üzerinde yoğunlaşırken, Turner, insan ve tanrı arasındaki dinsel ilişkilere temelde bir sosyal ilişki olarak yaklaşılabileceğini öneren özgün bir metodolojik katkıda bulunuyor. (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat