#smrgSAHAF LOFT: Modernizmden Postmodernizme Geçiş Sürecinde Loft Mimarisi ve İstanbul'daki Yansımaları -

Stok Kodu:
1199179298
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
200 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199179298
565379
LOFT: Modernizmden Postmodernizme Geçiş Sürecinde Loft Mimarisi ve İstanbul'daki Yansımaları -
LOFT: Modernizmden Postmodernizme Geçiş Sürecinde Loft Mimarisi ve İstanbul'daki Yansımaları - #smrgSAHAF
0.00
Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında öne çıkan proje lansmanlarında sıkça görüp duymaya başladığımız bir kelime: loft. İşlevselliğinden çok estetik yönüyle, “alternatif” bir yaşam tarzı arayışı içerisindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek standartlı bir lüks konut tipini imliyor. Ne var ki, pazarlama diliyle daha bir vurgulanan bu kavramsal ve soyut ayrımın, yapıların fiziki özellikleri dikkate alındığında gerçeklikte çok da fazla bir karşılığının olmadığı; tüketiciye takdim edilen loftların, diğer benzeri lüks konut tipleriyle karşılaştırıldığında, tanımlanan ihtiyaçlar ve getirilen çözümler noktasında neredeyse farksızlaştığı görülüyor. Dolayısıyla, bu fiili farksızlık içerisinde ortaya çıkan fark'ı, yapıların kendilerinde, fiziki varlıklarında değil, onları birer arzu nesnesi olarak kodlayarak piyasasının oluşmasını sağlayan kültürel-simgesel yapıda aramak gerekiyor. Bu yönüyle loft, başlı başına bir postmodernite tartışmasının mimarlıktaki tikel bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.

İstanbul'daki güncel loft varlığının ayrı bir ilginç yanı da var. Zira kavramın özgün anlamı esas alındığında, İstanbul tarihsel koşullar sebebiyle üretemediği uygun bina tipolojisiyle aslında loft'un tam da var olamayacağı bir kent. Ama gelin görün ki var. Bu kitabı okuduğunuzda bir bakıma ironik olan bu durumun nedenlerini, bir yandan neden var olamayacağını, bir yandan da nasıl olup da halihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve kavramsal içerimleriyle birlikte anlamış olacaksınız. Sınai üretim biçiminde yaşanan köklü bir dönüşümle birlikte terk edilen kent merkezindeki imalathane ve depo alanlarının, bambaşka bir ihtiyacın karşılanması adına, mevcut koşullar ve zorunluluklar içerisinde dönüşerek yeniden işlev kazanmasıyla ortaya çıkan bir konut tipinin adı loft.

İlk ortaya çıktığı yer de New York. Kitap da buradan başlıyor. Niçin ve nasıl ortaya çıktığını, bunun ekonomik, kültürel ve sosyolojik arka planını, bu süreçte rol alan aktörleri ve zaman içerisinde aldığı biçimleri ele alıyor. Bu biçimlerden hareketle loft tipolojisinin temel mimari ölçütlerini ve ortaya çıkan loft türlerini saptıyor. Ardından, yapının bir meta haline gelmesiyle uğradığı kavramsal dönüşümü, genel bir modernite-postmodernite tartışması eksenine oturtarak irdelemeye ve sonunda İstanbul özeline yoğunlaşarak sonuçlarını somut örneklerle tanımlamaya çalışıyor.

“Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında öne çıkan proje lansmanlarında sıkça görüp duymaya başladığımız bir kelime olan loft, işlevselliğinden çok estetik yönüyle, alternatif bir yaşam tarzı arayışı içerisindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek standartlı bir lüks konut tipini imliyor. Ne var ki, pazarlama diliyle daha bir vurgulanan bu kavramsal ve soyut ayrımın, yapıların fiziki özellikleri dikkate alındığında gerçeklikte çok da fazla bir karşılığının olmadığı tüketiciye takdim edilen loftların, diğer benzeri lüks konut tipleriyle karşılaştırıldığında, tanımlanan ihtiyaçlar ve getirilen çözümler noktasında neredeyse farksızlaştığı görülüyor.

Dolayısıyla, bu fiili farksızlık içerisinde ortaya çıkan farkı, yapıların kendilerinde, fiziki varlıklarında değil, onları birer arzu nesnesi olarak kodlayarak piyasasının oluşmasını sağlayan kültürel-simgesel yapıda aramak gerekiyor. Bu yönüyle loft, başlı başına bir postmodernite tartışmasının mimarlıktaki tikel bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul'daki güncel loft varlığının ayrı bir ilginç yanı daha var.

Zira kavramın özgün anlamı esas alındığında, İstanbul tarihsel koşullar sebebiyle üretemediği uygun bina tipolojisiyle aslında loftun tam da var olamayacağı bir kent. Ama gelin görün ki var. Bu kitabı okuduğunuzda bir bakıma ironik olan bu durumun nedenlerini, bir yandan neden var olamayacağını, bir yandan da nasıl olup da halihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve kavramsal içerimleriyle birlikte anlamış olacaksınız.

NEW YORK'A ÖZGÜ BİR YAPI Sınai üretim biçiminde yaşanan köklü bir dönüşümle birlikte terk edilen kent merkezindeki imalathane ve depo alanlarının, bambaşka bir ihtiyacın karşılanması adına, mevcut koşullar ve zorunluluklar içerisinde dönüşerek yeniden işlev kazanmasıyla ortaya çıkan bir konut tipinin adı loft. İlk ortaya çıktığı yer de New York. Kitap da buradan başlıyor.

Niçin ve nasıl ortaya çıktığını, bunun ekonomik, kültürel ve sosyolojik arka planını, bu süreçte rol alan aktörleri ve zaman içerisinde aldığı biçimleri ele alıyor. Bu biçimlerden hareketle loft tipolojisinin temel mimari ölçütlerini ve ortaya çıkan loft türlerini saptıyor. Ardından, yapının bir meta haline gelmesiyle uğradığı kavramsal dönüşümü, genel bir modernite-postmodernite tartışması eksenine oturtarak irdelemeye ve sonunda İstanbul özeline yoğunlaşarak sonuçlarını somut örneklerle tammlamaya çalışıyor” - Ece Ceylan Baba

ECE CEYLAN BABA KİMDİR ? Ankara'da doğan Ece Ceylan Baba, ilk ve orta öğrenimini Antalya'da, lise eğitimini ise Ankara'da tamamlamıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki lisans eğitimine birincilik derecesiyle başlamış, Akademiden yine birincilik derecesiyle mezun olmuştur. Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümünde yüksek lisans eğitimini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümünde doktora eğitimini tamamlamıştır. Baba, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde yardımcı doçent doktor olarak görev yapmaktadır. Akademik alanda yüksek yapılaşma, küreselleşme ve kullanıcı katılımı, loft kavramı konularını uzmanlık alanı olarak belirlemiş olup, bu konular bağlamında araştırma ve yayınlarım sürdürmektedir. Tasarım Demokrasisi ve İstanbul adlı kitabı Eylül 2012'de yayımlanmıştır. Akademik çalışmalarının yanı sıra Baba Mimarlık'm kurucu ortağı ve Seranit Grup Başkan Yardımcısı olarak profesyonel meslek hayatına devam etmektedir. Alanya Postası

Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında öne çıkan proje lansmanlarında sıkça görüp duymaya başladığımız bir kelime: loft. İşlevselliğinden çok estetik yönüyle, “alternatif” bir yaşam tarzı arayışı içerisindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek standartlı bir lüks konut tipini imliyor. Ne var ki, pazarlama diliyle daha bir vurgulanan bu kavramsal ve soyut ayrımın, yapıların fiziki özellikleri dikkate alındığında gerçeklikte çok da fazla bir karşılığının olmadığı; tüketiciye takdim edilen loftların, diğer benzeri lüks konut tipleriyle karşılaştırıldığında, tanımlanan ihtiyaçlar ve getirilen çözümler noktasında neredeyse farksızlaştığı görülüyor. Dolayısıyla, bu fiili farksızlık içerisinde ortaya çıkan fark'ı, yapıların kendilerinde, fiziki varlıklarında değil, onları birer arzu nesnesi olarak kodlayarak piyasasının oluşmasını sağlayan kültürel-simgesel yapıda aramak gerekiyor. Bu yönüyle loft, başlı başına bir postmodernite tartışmasının mimarlıktaki tikel bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.

İstanbul'daki güncel loft varlığının ayrı bir ilginç yanı da var. Zira kavramın özgün anlamı esas alındığında, İstanbul tarihsel koşullar sebebiyle üretemediği uygun bina tipolojisiyle aslında loft'un tam da var olamayacağı bir kent. Ama gelin görün ki var. Bu kitabı okuduğunuzda bir bakıma ironik olan bu durumun nedenlerini, bir yandan neden var olamayacağını, bir yandan da nasıl olup da halihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve kavramsal içerimleriyle birlikte anlamış olacaksınız. Sınai üretim biçiminde yaşanan köklü bir dönüşümle birlikte terk edilen kent merkezindeki imalathane ve depo alanlarının, bambaşka bir ihtiyacın karşılanması adına, mevcut koşullar ve zorunluluklar içerisinde dönüşerek yeniden işlev kazanmasıyla ortaya çıkan bir konut tipinin adı loft.

İlk ortaya çıktığı yer de New York. Kitap da buradan başlıyor. Niçin ve nasıl ortaya çıktığını, bunun ekonomik, kültürel ve sosyolojik arka planını, bu süreçte rol alan aktörleri ve zaman içerisinde aldığı biçimleri ele alıyor. Bu biçimlerden hareketle loft tipolojisinin temel mimari ölçütlerini ve ortaya çıkan loft türlerini saptıyor. Ardından, yapının bir meta haline gelmesiyle uğradığı kavramsal dönüşümü, genel bir modernite-postmodernite tartışması eksenine oturtarak irdelemeye ve sonunda İstanbul özeline yoğunlaşarak sonuçlarını somut örneklerle tanımlamaya çalışıyor.

“Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında öne çıkan proje lansmanlarında sıkça görüp duymaya başladığımız bir kelime olan loft, işlevselliğinden çok estetik yönüyle, alternatif bir yaşam tarzı arayışı içerisindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek standartlı bir lüks konut tipini imliyor. Ne var ki, pazarlama diliyle daha bir vurgulanan bu kavramsal ve soyut ayrımın, yapıların fiziki özellikleri dikkate alındığında gerçeklikte çok da fazla bir karşılığının olmadığı tüketiciye takdim edilen loftların, diğer benzeri lüks konut tipleriyle karşılaştırıldığında, tanımlanan ihtiyaçlar ve getirilen çözümler noktasında neredeyse farksızlaştığı görülüyor.

Dolayısıyla, bu fiili farksızlık içerisinde ortaya çıkan farkı, yapıların kendilerinde, fiziki varlıklarında değil, onları birer arzu nesnesi olarak kodlayarak piyasasının oluşmasını sağlayan kültürel-simgesel yapıda aramak gerekiyor. Bu yönüyle loft, başlı başına bir postmodernite tartışmasının mimarlıktaki tikel bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul'daki güncel loft varlığının ayrı bir ilginç yanı daha var.

Zira kavramın özgün anlamı esas alındığında, İstanbul tarihsel koşullar sebebiyle üretemediği uygun bina tipolojisiyle aslında loftun tam da var olamayacağı bir kent. Ama gelin görün ki var. Bu kitabı okuduğunuzda bir bakıma ironik olan bu durumun nedenlerini, bir yandan neden var olamayacağını, bir yandan da nasıl olup da halihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve kavramsal içerimleriyle birlikte anlamış olacaksınız.

NEW YORK'A ÖZGÜ BİR YAPI Sınai üretim biçiminde yaşanan köklü bir dönüşümle birlikte terk edilen kent merkezindeki imalathane ve depo alanlarının, bambaşka bir ihtiyacın karşılanması adına, mevcut koşullar ve zorunluluklar içerisinde dönüşerek yeniden işlev kazanmasıyla ortaya çıkan bir konut tipinin adı loft. İlk ortaya çıktığı yer de New York. Kitap da buradan başlıyor.

Niçin ve nasıl ortaya çıktığını, bunun ekonomik, kültürel ve sosyolojik arka planını, bu süreçte rol alan aktörleri ve zaman içerisinde aldığı biçimleri ele alıyor. Bu biçimlerden hareketle loft tipolojisinin temel mimari ölçütlerini ve ortaya çıkan loft türlerini saptıyor. Ardından, yapının bir meta haline gelmesiyle uğradığı kavramsal dönüşümü, genel bir modernite-postmodernite tartışması eksenine oturtarak irdelemeye ve sonunda İstanbul özeline yoğunlaşarak sonuçlarını somut örneklerle tammlamaya çalışıyor” - Ece Ceylan Baba

ECE CEYLAN BABA KİMDİR ? Ankara'da doğan Ece Ceylan Baba, ilk ve orta öğrenimini Antalya'da, lise eğitimini ise Ankara'da tamamlamıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki lisans eğitimine birincilik derecesiyle başlamış, Akademiden yine birincilik derecesiyle mezun olmuştur. Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümünde yüksek lisans eğitimini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümünde doktora eğitimini tamamlamıştır. Baba, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde yardımcı doçent doktor olarak görev yapmaktadır. Akademik alanda yüksek yapılaşma, küreselleşme ve kullanıcı katılımı, loft kavramı konularını uzmanlık alanı olarak belirlemiş olup, bu konular bağlamında araştırma ve yayınlarım sürdürmektedir. Tasarım Demokrasisi ve İstanbul adlı kitabı Eylül 2012'de yayımlanmıştır. Akademik çalışmalarının yanı sıra Baba Mimarlık'm kurucu ortağı ve Seranit Grup Başkan Yardımcısı olarak profesyonel meslek hayatına devam etmektedir. Alanya Postası

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat