^#smrgSAHAF Kodin - 1946

Bir saat sonra nehrin ortasındaydık. Kayıkta on litrelik bir şarap damacanası, bir buçuk litrelik erik rakısıyla bir "klondir" ve üç kilo mısır unu vardı. Kodin, sırtında bir gömlek, kollarını omuzlarına kadar sıvamış, başı açık, kürek çekiyordu; kayığımız aşağı inenlerden daha büyük bir hızla akıntı yukarı çıkıyordu. Kürekler bükülüyordu, ha kırıldı, ha kırılacak diye bekliyordum.

Fakat beni en korkutan şey hiç sesini çıkarmayan Kodin'in âdeta hayvani bir sevinç ifadesi taşıyan terli yüzüydü. Her zaman iki cıva damlası gibi canlı olan gözleri ara sıra tuhaf bir sabitlikle benim üstümde duruyor, bana, bir orman adamının tuzağına düştüğümü, ninemin masallarındaki o, insanı şişe geçirmeden evvel ceviz ve ekmek içiyle semirten devlerden birine lokma olacağımı sandırıyordu.

O zaman, korkarak bağırıyordum (Kitaptan)