#smrgSAHAF Kato Dağı Efsanesi -

Stok Kodu:
1199169230
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
503 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199169230
555359
Kato Dağı Efsanesi -
Kato Dağı Efsanesi - #smrgSAHAF
0.00
Demirin acısını vişneden çıkardılar. Çıldırdı âdeta, ben nüfus cüzdanımı annemin rahminden getirmedim! Bu dünyanın toprağı değil mi ki Hakkâri! Neden hep öldürülüyorum ben en şehvetli yerlerinde nefeslerimin. Başındaki tepsi tepeleme simit dolu, inceden ince, karadan kara ve Digor. İnceden ince, karadan kara, simit diye bağırmıyor; sıcak Digor!.. gevrek Digor!.. Zamanlar duman duman dağlar gibi geçiyordu başımdan. Dilan Teyze, suçuyla oturdu tek kelime konuşmadan. Kaşlarının ortasından ekmek kokan eteğine bir dövme düştü nefti. Dizlerimi koydum toprağa, göze oldu dudaklarım. Cümle bitmeden açmadılar kapıyı. Krem rengi kanaviçe bir perde, uslu uslu bir sabaha bakıyordu. İçeride buzdan soğuk bir gece, yıldız yıldız akıyordu zamana. Oturdum yine de Hızır'ın yanındaki mindere ve Hızır'ın eline ilişti gözlerim. Sokak lâmbasının ışığı odaya da yetiyordu. Fişini çektim bakır leğenin, oda alacakaranlık. Öyle bir ân diledim ki Kahveci Güzeli'nden; bu ân benim intiharım, diyebileyim. Dilan Teyze, Asker gitti gideli böyle yalnızım dedi. Şükrettim fıtratımın marifetine yarı Arabi, yarı Kürdi, nedenini anlayamadım. Bir Meryem'im olsaydı benim de, her akşam bir Tevrat ve her sabah bir İsa indirirdim yeryüzüne, demek geçti içimden.
Demirin acısını vişneden çıkardılar. Çıldırdı âdeta, ben nüfus cüzdanımı annemin rahminden getirmedim! Bu dünyanın toprağı değil mi ki Hakkâri! Neden hep öldürülüyorum ben en şehvetli yerlerinde nefeslerimin. Başındaki tepsi tepeleme simit dolu, inceden ince, karadan kara ve Digor. İnceden ince, karadan kara, simit diye bağırmıyor; sıcak Digor!.. gevrek Digor!.. Zamanlar duman duman dağlar gibi geçiyordu başımdan. Dilan Teyze, suçuyla oturdu tek kelime konuşmadan. Kaşlarının ortasından ekmek kokan eteğine bir dövme düştü nefti. Dizlerimi koydum toprağa, göze oldu dudaklarım. Cümle bitmeden açmadılar kapıyı. Krem rengi kanaviçe bir perde, uslu uslu bir sabaha bakıyordu. İçeride buzdan soğuk bir gece, yıldız yıldız akıyordu zamana. Oturdum yine de Hızır'ın yanındaki mindere ve Hızır'ın eline ilişti gözlerim. Sokak lâmbasının ışığı odaya da yetiyordu. Fişini çektim bakır leğenin, oda alacakaranlık. Öyle bir ân diledim ki Kahveci Güzeli'nden; bu ân benim intiharım, diyebileyim. Dilan Teyze, Asker gitti gideli böyle yalnızım dedi. Şükrettim fıtratımın marifetine yarı Arabi, yarı Kürdi, nedenini anlayamadım. Bir Meryem'im olsaydı benim de, her akşam bir Tevrat ve her sabah bir İsa indirirdim yeryüzüne, demek geçti içimden.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat