#smrgSAHAF Karşılaşmalar 1984 - 1992 -

Stok Kodu:
1199000732
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
298 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1993
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199000732
386897
Karşılaşmalar 1984 - 1992 -
Karşılaşmalar 1984 - 1992 - #smrgSAHAF
0.00
Karşılaşmalar'ın şimdi elinizde tuttuğunuz türden deneme, değini, söyleşi alaşımı (...) bir kitap için çok çağrışımlı bir ad olduğuna inanıyorum. Bunu, Cumhuriyet gazetesinde çıkan köşe yazılarıma 'Karşılaşmalar' adını verirken de açıklamıştım: Sözcüğü bütün olarak aldığınızda da, parçalara böldüğünüzde de ortaya çeşitli karşı olma, karşı durma, kaçma, buluşma, kucaklaşma, burun buruna gelme, öte kıyıya geçme, karşılaşma durumları çıkmaktadır... TADIMLIK Artık atı alan Üsküdar'ı geçtiğinden midir, nedir; pek söylenmiyor, ama biz çocukluğumuzda da, ilkgençliğimizde de sık sık şöyle konuşulduğunu işitirdik: "Güzel Türkçe, hangi Türkçedir?" "İstanbul Türkçesidir." 'İstanbul Türkçesi' nasıl bir Türkçe (idi), neden en güzel Türkçe oluyor (du)? Hem, bir dilin güzel olması ne anlama gelir? Bir dili güzel kılan ahengi, süslü püslülüğü, edası mı, tumturaklılığı, tantanalı zenginliği mi; aklıbaşında, sade, saydam oluşu mu; kullanışlığı mıdır? Öyle ya, çılgınlık da güzeldir bazen; zenginlik, tantana her ân çirkinleşebilir; dörtköşe, sınırları içine çekilmiş, kasılan bir dil değil, düşünen, akıllı bir dil, alt kültürden de, üst kültürden de beslenen ve her ikisine yetebilen, yetmediği yeri bilen, yanıtlarını bir süreklilik çizgisinde arayan dil ise her zaman güzel olabilir. 'İstanbul Türkçesi' bu anlamda güzel midir? Yoksa kaderini akıntıya bırakmış bir 'Türkçe' midir bu? Bir zamanlar, "güzel Türkçe İstanbul Türkçesidir," diyenler neden sözaçıyorlardı? Saray Türkçesinden mi, Osmanlıca'dan mı, yoksa bütün bunlardan artakalan birşeyden mi? Bu 'Türkçe', bütün İstanbul zamanlarının bir 'koalisyonu' (sentezi değil), birçok dillerin, ağızların birarada yaşayıp gitmesi değil mi? Türkçe, Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice, İtalyanca, Fransızca, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Boşnak...
Karşılaşmalar'ın şimdi elinizde tuttuğunuz türden deneme, değini, söyleşi alaşımı (...) bir kitap için çok çağrışımlı bir ad olduğuna inanıyorum. Bunu, Cumhuriyet gazetesinde çıkan köşe yazılarıma 'Karşılaşmalar' adını verirken de açıklamıştım: Sözcüğü bütün olarak aldığınızda da, parçalara böldüğünüzde de ortaya çeşitli karşı olma, karşı durma, kaçma, buluşma, kucaklaşma, burun buruna gelme, öte kıyıya geçme, karşılaşma durumları çıkmaktadır... TADIMLIK Artık atı alan Üsküdar'ı geçtiğinden midir, nedir; pek söylenmiyor, ama biz çocukluğumuzda da, ilkgençliğimizde de sık sık şöyle konuşulduğunu işitirdik: "Güzel Türkçe, hangi Türkçedir?" "İstanbul Türkçesidir." 'İstanbul Türkçesi' nasıl bir Türkçe (idi), neden en güzel Türkçe oluyor (du)? Hem, bir dilin güzel olması ne anlama gelir? Bir dili güzel kılan ahengi, süslü püslülüğü, edası mı, tumturaklılığı, tantanalı zenginliği mi; aklıbaşında, sade, saydam oluşu mu; kullanışlığı mıdır? Öyle ya, çılgınlık da güzeldir bazen; zenginlik, tantana her ân çirkinleşebilir; dörtköşe, sınırları içine çekilmiş, kasılan bir dil değil, düşünen, akıllı bir dil, alt kültürden de, üst kültürden de beslenen ve her ikisine yetebilen, yetmediği yeri bilen, yanıtlarını bir süreklilik çizgisinde arayan dil ise her zaman güzel olabilir. 'İstanbul Türkçesi' bu anlamda güzel midir? Yoksa kaderini akıntıya bırakmış bir 'Türkçe' midir bu? Bir zamanlar, "güzel Türkçe İstanbul Türkçesidir," diyenler neden sözaçıyorlardı? Saray Türkçesinden mi, Osmanlıca'dan mı, yoksa bütün bunlardan artakalan birşeyden mi? Bu 'Türkçe', bütün İstanbul zamanlarının bir 'koalisyonu' (sentezi değil), birçok dillerin, ağızların birarada yaşayıp gitmesi değil mi? Türkçe, Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice, İtalyanca, Fransızca, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Boşnak...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat