En isyankâr ve en hâlktan yazılar, isyanın en saf "zamanlarında", yani ilk 6 günde nakşedildi. Sonra kâğıtlara, kartonlara yazılmaya başlandı. Ama ilk 6 günde sadece boya ve sprey vardı, yazılamacılar zaten biraz sonra eyleme gidecekleri alanın yanı başındaki bir mekândaydılar. İsyancılar alanlara mesaiden sonra ya da evdeki işler bittikten sonra çıkmaya/akmaya başlayınca isyanın sözü sınıf atladı, kâğıtlarda, kartonlarda ifade edildi.
Neden 1-8 Haziran... Bu süre, en isyankâr, en hâlktan ve saf haliydi isyanın. Belki de basının otosansürü ve de bahsedilen hükümet/devlet baskısı ilk kez işe yaradı. Sokağa akan en saf isyankârlık ve en saf hâlk hâli, basının görmediği, duymadığı, bilmediği günler boyunca, hiçbir şeyden etkilenmedi. Böylece görsel-yazılı basın şöhretinden pek bilgili formel akıl/akıllı mühendisler, isyancıları daha ilk günden etkilemekten mahrum bıraktı kendini. Sansür ters tepti.
Formel aklın nüfuz edemediği "İsyan" kendi kendine aktı. Her gün büyüdü. Taksim bir yandan Çarşıya, Kızılay'a, Okmeydanı'na, Gazi'ye, Kennedy Caddesi'ne bir yandan da sokaklarda, balkonlarda tencere-tavaya, düdüğe dönüştü.
1-8 Haziran günlerindeki yazılamalar, nüfuz edilemeyen, kendi meşruluğunu yaşayan saf "isyanın sözü"ydü. Duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılar şimdi silinmiş olabilirler. (Tanıtım Bülteninden)
En isyankâr ve en hâlktan yazılar, isyanın en saf "zamanlarında", yani ilk 6 günde nakşedildi. Sonra kâğıtlara, kartonlara yazılmaya başlandı. Ama ilk 6 günde sadece boya ve sprey vardı, yazılamacılar zaten biraz sonra eyleme gidecekleri alanın yanı başındaki bir mekândaydılar. İsyancılar alanlara mesaiden sonra ya da evdeki işler bittikten sonra çıkmaya/akmaya başlayınca isyanın sözü sınıf atladı, kâğıtlarda, kartonlarda ifade edildi.
Neden 1-8 Haziran... Bu süre, en isyankâr, en hâlktan ve saf haliydi isyanın. Belki de basının otosansürü ve de bahsedilen hükümet/devlet baskısı ilk kez işe yaradı. Sokağa akan en saf isyankârlık ve en saf hâlk hâli, basının görmediği, duymadığı, bilmediği günler boyunca, hiçbir şeyden etkilenmedi. Böylece görsel-yazılı basın şöhretinden pek bilgili formel akıl/akıllı mühendisler, isyancıları daha ilk günden etkilemekten mahrum bıraktı kendini. Sansür ters tepti.
Formel aklın nüfuz edemediği "İsyan" kendi kendine aktı. Her gün büyüdü. Taksim bir yandan Çarşıya, Kızılay'a, Okmeydanı'na, Gazi'ye, Kennedy Caddesi'ne bir yandan da sokaklarda, balkonlarda tencere-tavaya, düdüğe dönüştü.
1-8 Haziran günlerindeki yazılamalar, nüfuz edilemeyen, kendi meşruluğunu yaşayan saf "isyanın sözü"ydü. Duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılar şimdi silinmiş olabilirler. (Tanıtım Bülteninden)