#smrgSAHAF İsyanın Sözü: 1 - 8 Haziran Türkiye -

Stok Kodu:
1199158699
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
124 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199158699
544853
İsyanın Sözü: 1 - 8 Haziran Türkiye -
İsyanın Sözü: 1 - 8 Haziran Türkiye - #smrgSAHAF
0.00
Taksim Gezi Parkı'ndaki direnişin ateşlediği fitil "Türkiye"nin neredeyse her yerinde memleketin görmediği bir "isyana" yol açtı. "İsyan", duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılarla söze geldi. Hükümete muhalif olan kim varsa yüzbinler halinde sokaklara aktı, zaptedilemediler. Yüzbinlerin isyanı, yüzbinlerin doldurduğu alanlarda boya-fırça/sprey boya ile yazı yazılabilecek her yere nakşedildi. Meydanlar kolluk kuvvetlerinin su, gaz ve orantısız şiddetiyle boşaltıldıktan hemen sonra "yazılar" görevlilerce silindi. Yazıları boyayla sildirten akıl, gerisinde yazılama için gayet uygun, cam gibi bir zemin bıraktığının farkına bile varmadı. Silmeye devam etti. O akıl sildi, isyancılar temiz zeminlere yeni yazılar nakşettiler.

En isyankâr ve en hâlktan yazılar, isyanın en saf "zamanlarında", yani ilk 6 günde nakşedildi. Sonra kâğıtlara, kartonlara yazılmaya başlandı. Ama ilk 6 günde sadece boya ve sprey vardı, yazılamacılar zaten biraz sonra eyleme gidecekleri alanın yanı başındaki bir mekândaydılar. İsyancılar alanlara mesaiden sonra ya da evdeki işler bittikten sonra çıkmaya/akmaya başlayınca isyanın sözü sınıf atladı, kâğıtlarda, kartonlarda ifade edildi.

Neden 1-8 Haziran... Bu süre, en isyankâr, en hâlktan ve saf haliydi isyanın. Belki de basının otosansürü ve de bahsedilen hükümet/devlet baskısı ilk kez işe yaradı. Sokağa akan en saf isyankârlık ve en saf hâlk hâli, basının görmediği, duymadığı, bilmediği günler boyunca, hiçbir şeyden etkilenmedi. Böylece görsel-yazılı basın şöhretinden pek bilgili formel akıl/akıllı mühendisler, isyancıları daha ilk günden etkilemekten mahrum bıraktı kendini. Sansür ters tepti.

Formel aklın nüfuz edemediği "İsyan" kendi kendine aktı. Her gün büyüdü. Taksim bir yandan Çarşıya, Kızılay'a, Okmeydanı'na, Gazi'ye, Kennedy Caddesi'ne bir yandan da sokaklarda, balkonlarda tencere-tavaya, düdüğe dönüştü.

1-8 Haziran günlerindeki yazılamalar, nüfuz edilemeyen, kendi meşruluğunu yaşayan saf "isyanın sözü"ydü. Duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılar şimdi silinmiş olabilirler. (Tanıtım Bülteninden)

Taksim Gezi Parkı'ndaki direnişin ateşlediği fitil "Türkiye"nin neredeyse her yerinde memleketin görmediği bir "isyana" yol açtı. "İsyan", duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılarla söze geldi. Hükümete muhalif olan kim varsa yüzbinler halinde sokaklara aktı, zaptedilemediler. Yüzbinlerin isyanı, yüzbinlerin doldurduğu alanlarda boya-fırça/sprey boya ile yazı yazılabilecek her yere nakşedildi. Meydanlar kolluk kuvvetlerinin su, gaz ve orantısız şiddetiyle boşaltıldıktan hemen sonra "yazılar" görevlilerce silindi. Yazıları boyayla sildirten akıl, gerisinde yazılama için gayet uygun, cam gibi bir zemin bıraktığının farkına bile varmadı. Silmeye devam etti. O akıl sildi, isyancılar temiz zeminlere yeni yazılar nakşettiler.

En isyankâr ve en hâlktan yazılar, isyanın en saf "zamanlarında", yani ilk 6 günde nakşedildi. Sonra kâğıtlara, kartonlara yazılmaya başlandı. Ama ilk 6 günde sadece boya ve sprey vardı, yazılamacılar zaten biraz sonra eyleme gidecekleri alanın yanı başındaki bir mekândaydılar. İsyancılar alanlara mesaiden sonra ya da evdeki işler bittikten sonra çıkmaya/akmaya başlayınca isyanın sözü sınıf atladı, kâğıtlarda, kartonlarda ifade edildi.

Neden 1-8 Haziran... Bu süre, en isyankâr, en hâlktan ve saf haliydi isyanın. Belki de basının otosansürü ve de bahsedilen hükümet/devlet baskısı ilk kez işe yaradı. Sokağa akan en saf isyankârlık ve en saf hâlk hâli, basının görmediği, duymadığı, bilmediği günler boyunca, hiçbir şeyden etkilenmedi. Böylece görsel-yazılı basın şöhretinden pek bilgili formel akıl/akıllı mühendisler, isyancıları daha ilk günden etkilemekten mahrum bıraktı kendini. Sansür ters tepti.

Formel aklın nüfuz edemediği "İsyan" kendi kendine aktı. Her gün büyüdü. Taksim bir yandan Çarşıya, Kızılay'a, Okmeydanı'na, Gazi'ye, Kennedy Caddesi'ne bir yandan da sokaklarda, balkonlarda tencere-tavaya, düdüğe dönüştü.

1-8 Haziran günlerindeki yazılamalar, nüfuz edilemeyen, kendi meşruluğunu yaşayan saf "isyanın sözü"ydü. Duvarları, kepenkleri, camları kirleten yazılar şimdi silinmiş olabilirler. (Tanıtım Bülteninden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat