#smrgKİTABEVİ İstanbul'da İki Yıl 1919 - 1921 - Bir Ressamın Günlüğü -

Editör:
Korkut Erdur
Stok Kodu:
1199200474
Boyut:
17x24
Sayfa Sayısı:
264 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Çeviren:
Ali Berktay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Deux ans à Constantinople - Journal d'un peintre
Kategori:
0,00
1199200474
586469
İstanbul'da İki Yıl 1919 - 1921 - Bir Ressamın Günlüğü -
İstanbul'da İki Yıl 1919 - 1921 - Bir Ressamın Günlüğü - #smrgKİTABEVİ
0.00
Ukrayna doğumlu ressam Alexis Gritchenko, Bizans sanatına duyduğu hayranlıkla Aralık 1919 ile Mart 1921 tarihleri arasında İstanbul'da kaldı. Bir mimar titizliğiyle Osmanlı dini yapılarını ve İstanbul'un sokaklarını betimledi. Eski Köprü'den denize baktı. Suriçi'ne hayran kalıp Pera'dan nefret etti. İbrahim Çallı gibi ressamlarla tanışıp İşgal kuvvetleri askerleriyle karşılaştı. Büyükada'da aşkı tattı, fakat asıl önemlisi, yetenekli ama parasız bir sanatçının duyduğu öfke patlamalarını ve kızgınlıkları tüm doğallığıyla defterine kaydetti.

19 Ocak – Günlüğüme yazmayalı epey oldu. Soğuk ve pislik yüzünden elimdeki yara geçmiyor. Çalışmamı tamamen engelliyor ve fiziksel depresyonumu keskin bir acıyla delip geçiyor. Bütün gün yağmurun altında dolaştım durdum. Çarşıda, köprünün yanı başındaki, Suriçi İstanbul'un girişinde nöbetçi gibi dikilen Yeni Cami'nin avlusunda oyalandım. Tıpkı Moskova'daki Sukhareva Kulesi gibi.

Ukrayna doğumlu ressam Alexis Gritchenko, Bizans sanatına duyduğu hayranlıkla Aralık 1919 ile Mart 1921 tarihleri arasında İstanbul'da kaldı. Bir mimar titizliğiyle Osmanlı dini yapılarını ve İstanbul'un sokaklarını betimledi. Eski Köprü'den denize baktı. Suriçi'ne hayran kalıp Pera'dan nefret etti. İbrahim Çallı gibi ressamlarla tanışıp İşgal kuvvetleri askerleriyle karşılaştı. Büyükada'da aşkı tattı, fakat asıl önemlisi, yetenekli ama parasız bir sanatçının duyduğu öfke patlamalarını ve kızgınlıkları tüm doğallığıyla defterine kaydetti.

19 Ocak – Günlüğüme yazmayalı epey oldu. Soğuk ve pislik yüzünden elimdeki yara geçmiyor. Çalışmamı tamamen engelliyor ve fiziksel depresyonumu keskin bir acıyla delip geçiyor. Bütün gün yağmurun altında dolaştım durdum. Çarşıda, köprünün yanı başındaki, Suriçi İstanbul'un girişinde nöbetçi gibi dikilen Yeni Cami'nin avlusunda oyalandım. Tıpkı Moskova'daki Sukhareva Kulesi gibi.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat