#smrgKİTABEVİ İskender'in Seferleri - 2005

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Bayrak Matbaacılık
ISBN-10:
9753970951
Stok Kodu:
1199068826
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
255 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Çeviren:
Meriç Mete
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199068826
454750
İskender'in Seferleri -        2005
İskender'in Seferleri - 2005 #smrgKİTABEVİ
0.00
İskender tanrısal bir hedefinin olduğuna inanıyordu. Tutkusu yalnızca Perslerin, Orta Asya halklarının ve Hintlilerin kralı olmak değil, ama "sınırları Tanrı tarafından çizilmiş bütün dünyanın Kralı" olmaktı. Amacı dünyayı dev bir sömürge yapmak değil, köle, bilgisiz ve düşman insanlığı bir Özgürlük, Kültür ve Barış uygarlığında birleştirmekti - henüz tarihsel, henüz geçici olduğunu kendisinin de kavrayamadığı bir törel değerler düzleminde. Bu tasar, tam olarak bu soylu belirlenimi ile, daha sonra etnik-ulusal sonlulukların saltık olarak üzerinde ve ötesinde olan Roma ve Osmanlı tinleri tarafından örnek alındı ve ilerletildi. Ama dünya tini tam gelişimine ve açınımına ulaşmadan şekillenecek her imparatorluk tinin kendi içindeki daha öte gelişim dürtüsü tarafından yıkılacaktı. İnsanlığın kendini gerçek biçimine geliştirme sürecinde her evre, ne denli bilge, soylu ve güzel olursa olsun, henüz ussal-ideal ereğin gerisinde kalan bir aşamaydı.

"Hiçbir Hintli kalenin duvarında durmakta olan İskender'e yaklaşmayı göze alamadı. Ama şimdi yakın kulelerdeki her atıcının hedefi olmuştu. Aşağıdan kentten de ona doğru atışlar yapılıyordu, ve bunlar fazla uzaktan gelmiyorlardı, çünkü tam bu noktada duvarın yakınında yüksek bir tabya vardı. Herkes orada duranın gerçekten de İskender olduğunu anladı. Efsanevi yürekliliği ve parlayan zırhı onu ele veriyordu. Birden olduğu yerde kalacak olursa hiçbirşey başaramadan öldürülebileceğini anladı. Ama eğer aşağıya kalenin içersine sıçrayacak olursa, tam bu davranışıyla Hintlileri korkutabilirdi. Ya da hiç olmazsa, eğer yazgısı ölmekse, ölüme döğüşmeden gitmemiş olur ve eylemi bir başarının tacı olarak insanların dudaklarında yaşardı. Düşünmek davranmaktı, ve daha öte duraksamadan aşağı atladi." (Arka kapaktan)

İskender tanrısal bir hedefinin olduğuna inanıyordu. Tutkusu yalnızca Perslerin, Orta Asya halklarının ve Hintlilerin kralı olmak değil, ama "sınırları Tanrı tarafından çizilmiş bütün dünyanın Kralı" olmaktı. Amacı dünyayı dev bir sömürge yapmak değil, köle, bilgisiz ve düşman insanlığı bir Özgürlük, Kültür ve Barış uygarlığında birleştirmekti - henüz tarihsel, henüz geçici olduğunu kendisinin de kavrayamadığı bir törel değerler düzleminde. Bu tasar, tam olarak bu soylu belirlenimi ile, daha sonra etnik-ulusal sonlulukların saltık olarak üzerinde ve ötesinde olan Roma ve Osmanlı tinleri tarafından örnek alındı ve ilerletildi. Ama dünya tini tam gelişimine ve açınımına ulaşmadan şekillenecek her imparatorluk tinin kendi içindeki daha öte gelişim dürtüsü tarafından yıkılacaktı. İnsanlığın kendini gerçek biçimine geliştirme sürecinde her evre, ne denli bilge, soylu ve güzel olursa olsun, henüz ussal-ideal ereğin gerisinde kalan bir aşamaydı.

"Hiçbir Hintli kalenin duvarında durmakta olan İskender'e yaklaşmayı göze alamadı. Ama şimdi yakın kulelerdeki her atıcının hedefi olmuştu. Aşağıdan kentten de ona doğru atışlar yapılıyordu, ve bunlar fazla uzaktan gelmiyorlardı, çünkü tam bu noktada duvarın yakınında yüksek bir tabya vardı. Herkes orada duranın gerçekten de İskender olduğunu anladı. Efsanevi yürekliliği ve parlayan zırhı onu ele veriyordu. Birden olduğu yerde kalacak olursa hiçbirşey başaramadan öldürülebileceğini anladı. Ama eğer aşağıya kalenin içersine sıçrayacak olursa, tam bu davranışıyla Hintlileri korkutabilirdi. Ya da hiç olmazsa, eğer yazgısı ölmekse, ölüme döğüşmeden gitmemiş olur ve eylemi bir başarının tacı olarak insanların dudaklarında yaşardı. Düşünmek davranmaktı, ve daha öte duraksamadan aşağı atladi." (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat