#smrgSAHAF Ihvan-ı Safa Felsefesinde Bilgi Problemi -

Stok Kodu:
1199064356
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
62 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1992
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199064356
450293
Ihvan-ı Safa Felsefesinde Bilgi Problemi -
Ihvan-ı Safa Felsefesinde Bilgi Problemi - #smrgSAHAF
0.00
Bilindiği gibi, düşünmek ve bilmek belli bir gayeye yönelik ve belli bir fonksiyonu bulunan ruhî fenomenlerdir. Bu fenomenin gayesi ve fonksiyonuna "hakikat" adını veririz. Hakikat'in ne olduğu, doğru düşünme ve bilmenin yolu ve mekanizması, felsefede "bilgi problemi" adı verilen bahislerde ele alınır. Bu problemin çözülmesi hakikatın anlaşılmasına ve bilinmesine esas teşkil eder. Hakikat konusunda filozofların: "bilgi objeye uygunsa o hakikattir ( :doğrudur) " dediklerini burada belirtelim. Gayesi ve fonksiyonu hakikati elde etme olan "bilgi"yi kaynakları ve objeye uygunluğu açısından ele alan filozoflar, bazı noktalarda "dogmatik" olarak kalmışlar ve bu konuda -ileride görüleceği gibi- çeşitli doktrinlerin savunucuları olmuşlardır. Ancak, düşünce tarihinde mümtaz yerlerini hâlâ muhâfaza eden Türk-İslam filozofları ve ekolleri, adı geçen problemde "anti-dogmatik" olarak kalmışlardır.

Türk-İslâm dünyasında kendilerine "Ansiklopedistler" adı verilen "Ihvan-ı Safâ" ekolü hakkında, gerek Batı dünyasında ve gerekse bizde yapılan bazı araştırmalarda, bilgi probleminin özellikle onun kaynağına ilişkin olan noktada onların duyuların dogmatikliğini yani duyumcu (sensualiste) luğu savunduklarına dair yaygın bir yanlış bir kanaat vardır. Bu kanaat onları, Türk-İslâm düşüncesi zincirinin kopmuş bir halkası durumunda bırakmaktadır. Oysa, bu araştırmamızın neticesinde gördük ki, onlar da diğer filozoflarımız gibi "anti-dogmatik" bir yol izlemişlerdir.

Problemi, olmasını istediğimiz gibi değil de olduğu gibi ortaya koyabilmek için, şüphesiz izlenmesi ve uygulanması gereken bir takım metodlar mevcuttur. Bunun için de kaynaklara, yani onların kendi eserlerine doğrudan doğruya inmek gerekir. Dolayısıyla kaynağın önce konuya ilişkin noktalarının bir tahlili (analyse), sonra da felsefî verilerle bir terkibi (syntese) gerekmektedir. İşte bu nedenle Ihvan-ı Safâ'nın kendi eserleri olan Risâleler (Resâ'il)'inin konuya ilişkin noktalarını tesbit ederken ana.litik, redaksiyonumuzda da sentetik bir metod izlemeye çalıştık.

Kitabın ilk baskısında kendilerine teşekkür ettiğim muhterem zevâta teşekkürlerimi yinelerken elinizdeki II. baskısı için gerekli titizliği gösteren Fakültemiz Matbaasının Sayın çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. -İ.Y. (Önsözden)

Bilindiği gibi, düşünmek ve bilmek belli bir gayeye yönelik ve belli bir fonksiyonu bulunan ruhî fenomenlerdir. Bu fenomenin gayesi ve fonksiyonuna "hakikat" adını veririz. Hakikat'in ne olduğu, doğru düşünme ve bilmenin yolu ve mekanizması, felsefede "bilgi problemi" adı verilen bahislerde ele alınır. Bu problemin çözülmesi hakikatın anlaşılmasına ve bilinmesine esas teşkil eder. Hakikat konusunda filozofların: "bilgi objeye uygunsa o hakikattir ( :doğrudur) " dediklerini burada belirtelim. Gayesi ve fonksiyonu hakikati elde etme olan "bilgi"yi kaynakları ve objeye uygunluğu açısından ele alan filozoflar, bazı noktalarda "dogmatik" olarak kalmışlar ve bu konuda -ileride görüleceği gibi- çeşitli doktrinlerin savunucuları olmuşlardır. Ancak, düşünce tarihinde mümtaz yerlerini hâlâ muhâfaza eden Türk-İslam filozofları ve ekolleri, adı geçen problemde "anti-dogmatik" olarak kalmışlardır.

Türk-İslâm dünyasında kendilerine "Ansiklopedistler" adı verilen "Ihvan-ı Safâ" ekolü hakkında, gerek Batı dünyasında ve gerekse bizde yapılan bazı araştırmalarda, bilgi probleminin özellikle onun kaynağına ilişkin olan noktada onların duyuların dogmatikliğini yani duyumcu (sensualiste) luğu savunduklarına dair yaygın bir yanlış bir kanaat vardır. Bu kanaat onları, Türk-İslâm düşüncesi zincirinin kopmuş bir halkası durumunda bırakmaktadır. Oysa, bu araştırmamızın neticesinde gördük ki, onlar da diğer filozoflarımız gibi "anti-dogmatik" bir yol izlemişlerdir.

Problemi, olmasını istediğimiz gibi değil de olduğu gibi ortaya koyabilmek için, şüphesiz izlenmesi ve uygulanması gereken bir takım metodlar mevcuttur. Bunun için de kaynaklara, yani onların kendi eserlerine doğrudan doğruya inmek gerekir. Dolayısıyla kaynağın önce konuya ilişkin noktalarının bir tahlili (analyse), sonra da felsefî verilerle bir terkibi (syntese) gerekmektedir. İşte bu nedenle Ihvan-ı Safâ'nın kendi eserleri olan Risâleler (Resâ'il)'inin konuya ilişkin noktalarını tesbit ederken ana.litik, redaksiyonumuzda da sentetik bir metod izlemeye çalıştık.

Kitabın ilk baskısında kendilerine teşekkür ettiğim muhterem zevâta teşekkürlerimi yinelerken elinizdeki II. baskısı için gerekli titizliği gösteren Fakültemiz Matbaasının Sayın çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. -İ.Y. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat