#smrgSAHAF Hicab: Müslüman Kadının Örtüsü - 1996

Basıldığı Matbaa:
Hakikat Matbaası
Stok Kodu:
1199051838
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
142 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
13
Basım Tarihi:
1996
Çeviren:
Akif Nuri Karcıoğlu
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
0,00
1199051838
437833
Hicab: Müslüman Kadının Örtüsü -        1996
Hicab: Müslüman Kadının Örtüsü - 1996 #smrgSAHAF
0.00
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selâm peygamberlerin en faziletlisi, Resuller Resulü Hazreti Muhammed Mustafa'ya ve onun aline, ashabına, sünneti seniyeye sarılan ve kıyamete kadar o yoldan ayrılmayan müminlerin üzerine olsun.

Muhterem okuyucular işte size "MÜSLÜMAN KADININ ÖRTÜSÜ" adlı eserimizin ikinci baskısını da sunuyoruz. Bundan senelerce önce birinci baskısı neşredilen bu eserin hemen bitmesi üzerine yeniden gözden geçirilip basılmasında büyük faydalar mülâhaza ettik. Bilhassa Avrupa'nın kalp medeniyetine kendisini uydurmak isteyen, modern kadınlar arasında bu eserin yayılıp okunması elbette ki bizim cephemizden pek çok faydalar sağlayacaktır. Bu günün kadım her şeyi ile kendisini batı fitnesinin seline bırakıp, tıpkı ilk cahilliyyet devrinde olduğu gibi yine cahili adet ve ananelere dalmış bulunmaktadır. Artık yabancı erkekler yanında vücut ve baldır gösterileri yapmak gayet normal bir hal almıştır. Bunu gören anne ve babalar ise güya kızlarının calibi dikkat olmasından iftihar ederek sevinmektedir. Bunun karşısında elhamdülillah tamamen İslâmî tesettür kaidelerine uyan ve her türlü fitneden kendisini koruyan, huyca güzel, yüzce güzel, faziletçe güzel, her işinde de yabancıları değil, mümin kadınlarını örnek alan genç kız kardeşlerimiz de gün geçtikçe artmaktadır.

Bu eseri neşrettikten sonra çıkanlar da olmadı değil. Suriye ve Hicaz gibi bazı İslâm ülkelerinde Lise ve dengi okullarda hocalık görevini deruhte eden, dinî hamiyetleri oldukça fazla bazı zatlar kadının yüz kısmının da avret mahalli sayılacağını ve mutlaka örtülmesinin gerektiğini söyleyerek bizim kitapta serd ettiğimiz fikirlere itirazda bulundular.

Bunlardan bir kısmı kadının yüz kısmının avret mahalli olup mutlaka örtülmesi gerektiği fikrindedirler. Haddizatında bu fikrin menşei şer'i delillere ve derin araştırmalara dayanmaktadır. Sadece ecdattan yadigâr olan adetleri taklit etme isteğinden. Veya yaşadıkları çevrenin alışa geldiği hayat tarzını şeriatın zarurî emirlerinden kabul etme temayülünden gelmektedir. Bunlar arasında hüsnü niyet sahibi olup İslâmî duygulan dinî gayret ve hamaset derecesine varanlar bulunmaktadır. Hattâ bir ara bu heyecanlı kardeşlerimden birisiyle saatlerce oturmuş ve aynı mesele üzerinde uzun tartışmalara girişmiştik. Ben ondan kendi fikrini destekler mahiyette kuvvetli deliller serdetmesini istemiştim. Fakat serdettiği deliller umumiyetle kitap ve sünnete dayanmayıp bir takım ferdî hükümlere ve kânaatlere dayanıyordu. Tabiî bu durum benim fikrimin hakikate daha uygun olduğuna dair beni takviye yönünden daha müessir oldu. Yaptığım bütün araştırmalarda tefsir ve fıkıh ulamasının kadının el ve yüz kısmını avret mahalli olarak

kabul etmediklerini gördüm. Bu kitapta yerli yerince bütün kaynaklarıyla onları da zikrettim.

Bir kısım kardeşlerimiz ise bizimle hem fikir olup kadının yüz kısmının avret mahalli olmayacağı itibara alarak her hangi bir fitneyi önlemesi bakımından açılmamasının daha uygun olacağı fikrindeydiler.

Ancak şeriat tarafından kitap ve sünnette sabit olan bir hükmü zamanın bozukluğu veya benzeri sebepler dolayısıyla gizlemek ve sayfa altı etmek ne derece doğru olur bilmem. Ayeti kerimede Allahü zülcelâl katî olarak bilginin gizlenmesinin haram olduğunu belirtmektedir. (2. Baskının Önsözü'nden)

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selâm peygamberlerin en faziletlisi, Resuller Resulü Hazreti Muhammed Mustafa'ya ve onun aline, ashabına, sünneti seniyeye sarılan ve kıyamete kadar o yoldan ayrılmayan müminlerin üzerine olsun.

Muhterem okuyucular işte size "MÜSLÜMAN KADININ ÖRTÜSÜ" adlı eserimizin ikinci baskısını da sunuyoruz. Bundan senelerce önce birinci baskısı neşredilen bu eserin hemen bitmesi üzerine yeniden gözden geçirilip basılmasında büyük faydalar mülâhaza ettik. Bilhassa Avrupa'nın kalp medeniyetine kendisini uydurmak isteyen, modern kadınlar arasında bu eserin yayılıp okunması elbette ki bizim cephemizden pek çok faydalar sağlayacaktır. Bu günün kadım her şeyi ile kendisini batı fitnesinin seline bırakıp, tıpkı ilk cahilliyyet devrinde olduğu gibi yine cahili adet ve ananelere dalmış bulunmaktadır. Artık yabancı erkekler yanında vücut ve baldır gösterileri yapmak gayet normal bir hal almıştır. Bunu gören anne ve babalar ise güya kızlarının calibi dikkat olmasından iftihar ederek sevinmektedir. Bunun karşısında elhamdülillah tamamen İslâmî tesettür kaidelerine uyan ve her türlü fitneden kendisini koruyan, huyca güzel, yüzce güzel, faziletçe güzel, her işinde de yabancıları değil, mümin kadınlarını örnek alan genç kız kardeşlerimiz de gün geçtikçe artmaktadır.

Bu eseri neşrettikten sonra çıkanlar da olmadı değil. Suriye ve Hicaz gibi bazı İslâm ülkelerinde Lise ve dengi okullarda hocalık görevini deruhte eden, dinî hamiyetleri oldukça fazla bazı zatlar kadının yüz kısmının da avret mahalli sayılacağını ve mutlaka örtülmesinin gerektiğini söyleyerek bizim kitapta serd ettiğimiz fikirlere itirazda bulundular.

Bunlardan bir kısmı kadının yüz kısmının avret mahalli olup mutlaka örtülmesi gerektiği fikrindedirler. Haddizatında bu fikrin menşei şer'i delillere ve derin araştırmalara dayanmaktadır. Sadece ecdattan yadigâr olan adetleri taklit etme isteğinden. Veya yaşadıkları çevrenin alışa geldiği hayat tarzını şeriatın zarurî emirlerinden kabul etme temayülünden gelmektedir. Bunlar arasında hüsnü niyet sahibi olup İslâmî duygulan dinî gayret ve hamaset derecesine varanlar bulunmaktadır. Hattâ bir ara bu heyecanlı kardeşlerimden birisiyle saatlerce oturmuş ve aynı mesele üzerinde uzun tartışmalara girişmiştik. Ben ondan kendi fikrini destekler mahiyette kuvvetli deliller serdetmesini istemiştim. Fakat serdettiği deliller umumiyetle kitap ve sünnete dayanmayıp bir takım ferdî hükümlere ve kânaatlere dayanıyordu. Tabiî bu durum benim fikrimin hakikate daha uygun olduğuna dair beni takviye yönünden daha müessir oldu. Yaptığım bütün araştırmalarda tefsir ve fıkıh ulamasının kadının el ve yüz kısmını avret mahalli olarak

kabul etmediklerini gördüm. Bu kitapta yerli yerince bütün kaynaklarıyla onları da zikrettim.

Bir kısım kardeşlerimiz ise bizimle hem fikir olup kadının yüz kısmının avret mahalli olmayacağı itibara alarak her hangi bir fitneyi önlemesi bakımından açılmamasının daha uygun olacağı fikrindeydiler.

Ancak şeriat tarafından kitap ve sünnette sabit olan bir hükmü zamanın bozukluğu veya benzeri sebepler dolayısıyla gizlemek ve sayfa altı etmek ne derece doğru olur bilmem. Ayeti kerimede Allahü zülcelâl katî olarak bilginin gizlenmesinin haram olduğunu belirtmektedir. (2. Baskının Önsözü'nden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat