#smrgSAHAF Habermas ve Kamusal Alan: Burjuva Kamusallık İlkesinden, İletişimsel Kamusallığa Geçiş -

Stok Kodu:
1199140093
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
456 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199140093
526273
Habermas ve Kamusal Alan: Burjuva Kamusallık İlkesinden, İletişimsel Kamusallığa Geçiş -
Habermas ve Kamusal Alan: Burjuva Kamusallık İlkesinden, İletişimsel Kamusallığa Geçiş - #smrgSAHAF
0.00
Elinizdeki çalışma Habermas'ın görüşlerini merkeze alır ve bu yolla kuramsal çerçevede kamusal alan/özel alan eleştirisini yapmayı amaçlamaktadır. Bu konuda yabancı dillerde çok sayıda çalışma yapılmış olması konunun öneminin göstergesi sayılabilir. Türkiye'de de kamusal alan/özel alan çalışmalarının sayısı oldukça fazladır. Ülkemizde bu konu belli bağlamlarda (özellikle türbanın kamusal alandaki konumu üzerine tartışmalarda) gündeme gelmiş ve o bağlamların sınırları içinde tartışılmıştır. Çalışmanın Habermas'ın kamusal alan/özel alan kuramıyla sınırlandırılmasının nedeni Türkiye'deki kullanım bağlamına takılıp kalmamak içindir. Böylece kuramsal çerçevede yapılan açılımlar güncel pratik problemlerin sınırlılığında tartışılmaktan kurtulurken, aynı zamanda bu tür problemlere bir yol gösterici olabilir. Kamusal alan/özel alan tartışmalarının yarattığı birikim, bir ülkenin kurumlarını, yapısını ve hukukunu analiz etmek için günümüzdeki kullanımı açısından önemini korumaktadır. Bu tartışma felsefede ve kültür tartışmalarında modernizm/ postmodernizm bağlamında etik, hukuk bilimi, sosyoloji, tarih ve iletişim konusunda yeni yaklaşımları harekete geçirir. Bir hukuk felsefesi ve sosyolojisi çalışması olarak beni bu konuda ilgilendiren bağlam kamu/özel ayrımı ve onun toplumsal ve hukuksa l tartışmalardaki yeri, toplum algılamasında yeni bir bakış açısı sunmasıdır. Bir anlamda dikkate alınmak zorunda kalınmıştır. Çalışma konusu sosyoloji, felsefe, hukuk, ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve düşünce tarihi gibi alanlara uzanmaktadır. Bununla birlikte, Habermas'ın söylediği gibi hepsinde birden uzmanlaşmak veya bu bilim dallarının hepsine birden hakim olmak mümkün değildir. (Tanıtım Bülteninden) İstanbul'un sadece Sultanahmet Meydanı'ndan ibaret olduğunu sananlara arka sokaklardaki eşsiz hazineleri sunuyor Haldun Hürel; bugün mezbelelik olarak kullanılan cami kalıntılarını, çeşmeleri, kara surlarını ve çirkin yapıların arasında sıkışıp kalmış daha yüzlerce eseri. Yazar, "tarihin incisi bu şehir nasıl katledildi?" sorusunu Burası İstanbul'da yaşanmış örnekleriyle cevaplıyor. Elinizdeki bu çalışma, derinlemesine İstanbul tarihini irdeleyen bir eser olmanın yanında, inanıyorum ki, bu güzel kenti sevenler için bir öykü kitabı gibi de okunabilecek. "Benim İstanbul'uma" ait görüşlerimi de belirttiğim bu satırlarda yol alırken efsanevi İstanbul'un tarihine tanıklık eden ve hepimizin sahip çıkması gereken sayısız eser hakkında bir kez daha oturup düşünme ihtiyacı duyacağız. (Tanıtım Bülteninden)
Elinizdeki çalışma Habermas'ın görüşlerini merkeze alır ve bu yolla kuramsal çerçevede kamusal alan/özel alan eleştirisini yapmayı amaçlamaktadır. Bu konuda yabancı dillerde çok sayıda çalışma yapılmış olması konunun öneminin göstergesi sayılabilir. Türkiye'de de kamusal alan/özel alan çalışmalarının sayısı oldukça fazladır. Ülkemizde bu konu belli bağlamlarda (özellikle türbanın kamusal alandaki konumu üzerine tartışmalarda) gündeme gelmiş ve o bağlamların sınırları içinde tartışılmıştır. Çalışmanın Habermas'ın kamusal alan/özel alan kuramıyla sınırlandırılmasının nedeni Türkiye'deki kullanım bağlamına takılıp kalmamak içindir. Böylece kuramsal çerçevede yapılan açılımlar güncel pratik problemlerin sınırlılığında tartışılmaktan kurtulurken, aynı zamanda bu tür problemlere bir yol gösterici olabilir. Kamusal alan/özel alan tartışmalarının yarattığı birikim, bir ülkenin kurumlarını, yapısını ve hukukunu analiz etmek için günümüzdeki kullanımı açısından önemini korumaktadır. Bu tartışma felsefede ve kültür tartışmalarında modernizm/ postmodernizm bağlamında etik, hukuk bilimi, sosyoloji, tarih ve iletişim konusunda yeni yaklaşımları harekete geçirir. Bir hukuk felsefesi ve sosyolojisi çalışması olarak beni bu konuda ilgilendiren bağlam kamu/özel ayrımı ve onun toplumsal ve hukuksa l tartışmalardaki yeri, toplum algılamasında yeni bir bakış açısı sunmasıdır. Bir anlamda dikkate alınmak zorunda kalınmıştır. Çalışma konusu sosyoloji, felsefe, hukuk, ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve düşünce tarihi gibi alanlara uzanmaktadır. Bununla birlikte, Habermas'ın söylediği gibi hepsinde birden uzmanlaşmak veya bu bilim dallarının hepsine birden hakim olmak mümkün değildir. (Tanıtım Bülteninden) İstanbul'un sadece Sultanahmet Meydanı'ndan ibaret olduğunu sananlara arka sokaklardaki eşsiz hazineleri sunuyor Haldun Hürel; bugün mezbelelik olarak kullanılan cami kalıntılarını, çeşmeleri, kara surlarını ve çirkin yapıların arasında sıkışıp kalmış daha yüzlerce eseri. Yazar, "tarihin incisi bu şehir nasıl katledildi?" sorusunu Burası İstanbul'da yaşanmış örnekleriyle cevaplıyor. Elinizdeki bu çalışma, derinlemesine İstanbul tarihini irdeleyen bir eser olmanın yanında, inanıyorum ki, bu güzel kenti sevenler için bir öykü kitabı gibi de okunabilecek. "Benim İstanbul'uma" ait görüşlerimi de belirttiğim bu satırlarda yol alırken efsanevi İstanbul'un tarihine tanıklık eden ve hepimizin sahip çıkması gereken sayısız eser hakkında bir kez daha oturup düşünme ihtiyacı duyacağız. (Tanıtım Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat