#smrgKİTABEVİ Gurmenin Son Yemeği -

Stok Kodu:
1199182603
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
144 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Çeviren:
Armağan Sarı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199182603
568669
Gurmenin Son Yemeği -
Gurmenin Son Yemeği - #smrgKİTABEVİ
0.00
“Kirpinin Zarafeti”nin yazarı Muriel Barbery'nin "Meılleur Lıvre de Lıttérature Gourmande" ve "Bacchus-Bsn" ödüllerini alan ilk romanı “Gurmenin Son Yemeği” Kırmızı Kedi etiketiyle raflarda.

Fransız roman yazarı ve felsefe profesörü Muriel Barbery'nin 2000 yılında yayımlanan ve on iki dile çevrilerek klasikler arasına giren romanı “Une gourmandise” bizde de 2011 yılında okurla buluşmuş ve yılın en iyi romanları arasında gösterilmişti. Uzun zamandır baskısı bulunmayan romanın yeniden basılması da şahane oldu. Zira kime önersem bulmakta zorlanıyordu. “Kirpinin Zarafeti” ile aynı mekana sahip roman. Zaten gurmeye de rastlamıştık. İki romanı peş peşe okursanız harika bir ziyafet çekmeniz de mümkün. Hayatın basit zevklerine dair iki güzelleme fırsatını kaçırmayın derim. Övgü cümleleri düzmek yerine alıntılar sıralayayım en iyisi. Bir de romanın yan etkisi var uyarayım, okurken karnınız acıkacak, gözlerinizin önüne şahane sofralar gelecek...

“Bahçede dalından koparılır koparılmaz yenen çiğ domates; basit duyguların bolluk ve verimlilik zirvesi, ağızda yayılan ve özünde bütün zevkleri birleştiren bir şelale. Gergin kabuğunun biraz veya tam gerektiği kadar direnmesi, ağızda eriyen eti, dudakların kenarından akan ve parmakları lekeleme endişesi olmadan elin tersiyle silinen o çekirdekli likör ve içimize doğan sellerini, şelalelerini boşaltan o kırmızı küçük yuvarlak; işte domates, işte yaşanası serüven.”

"Mutfağı benim için büyülü bir mağara olan bir büyükannem vardı. Düşünüyorum da, meslek hayatımın başlangıç noktası, çocukken beni arzudan deliye döndüren ve büyükannemin mutfağından yükselen kokulardan ve dumanlardan kaynaklanıyor. Evet, kelimenin tam anlamıyla arzudan çılgına dönerdim. Arzunun ne anlam ifade ettiğiyle ilgili çok az fikrimiz var, gerçek arzu sizi o denli hipnotize ettiği, ruhunuzun tamamını eline geçirdiği, onu her bir yandan sarıp sarmaladığı zaman artık çılgına dönmüş, kuşatılmış, ele geçirilmişsinizdir, o şeytani kokunun çöreklendiği burun deliklerinizle orada pişenin bir kırıntısına, bir tek damlasına ulaşabilmek için her şeyi yapmaya hazırsınızdır artık! Üstelik büyükannemden insanı diz çöktüren bir enerji ve iyi niyet fışkırırdı, tüm mutfağını pırıl pırıl bir canlılıkla kuşatan olağanüstü bir yaşam gücü vardı, etrafına ışıltılar saçardı, kaynama noktasına ulaşmış bir maddenin tam ortasındaymışım duygusuna kapılır ve saçtığı sıcak muhteşem kokulu ışıltılar beni kucaklayıp sarmalardı!"

“Öleceğim, ama bunun önemi yok. Dünden beri, yani Chabrot'un verdiği haberden bu yana sadece bir tek şeyin önemi var. Öleceğim ama yüreğimde cirit atan bir tadı anımsamayı bir türlü başaramıyorum. Biliyorum ki bu tat, tüm yaşamım boyunca susturduğum bir kalbin anahtarını elinde tutan, tüm yaşamımın ilk ve son gerçeği. Bunun, bir çocukluk ya da ergenlik dönemi tadı olduğunu, her türlü eleştirel yetenekten, istek ve önyargıdan önce tadabilme arzumu ifade edebileceğim özgün ve harikulade bir yemek olduğunu biliyorum. Yaşamımın alacakaranlığında yaşamımla ilgili söylenmiş veya oluşmuş yegane gerçek olarak kendini hissettiren, ruhumun derinliklerinde unutulmuş, gizlenmiş bir tat. Arıyorum ancak bulamıyorum.”

"Onca yıl süregelen görkemli ziyafetler, seller gibi akan şarap ver her tür alkol, her saati aşırılıklarla dolu, çok ustaca yönetilip titizlikle pohpohlanmış, tereyağı, krema, sos ve kızartma içinde geçen bir yaşam sonucunda en sadık dostlarım karaciğer efendi ile onun yamağı mide dimdik ayaktalar da, tekleyen beni bırakmaya hazırlanan ise kalbim."

Eleştirel kabuğunun altında çocukluğuna, bu¨yu¨kannesinin mutfağına, samimiyete ve basit tatlara duyduğu özlemle yaşayan lezzetlerin u¨stadı, Paris'in gösterişli restoranlarından sempatik pastanelerine, aile ilişkilerinden tutku dolu aşklara hayatının dökümünü yapıyor.

Ömrünün son gününde, gençliğinin ilk tadını hatırlamaya çalışan bir gurme hakkında, Proust'u aratmayacak bir lezzet ve anlatı şöleni.

“Kirpinin Zarafeti”nin yazarı Muriel Barbery'nin "Meılleur Lıvre de Lıttérature Gourmande" ve "Bacchus-Bsn" ödüllerini alan ilk romanı “Gurmenin Son Yemeği” Kırmızı Kedi etiketiyle raflarda.

Fransız roman yazarı ve felsefe profesörü Muriel Barbery'nin 2000 yılında yayımlanan ve on iki dile çevrilerek klasikler arasına giren romanı “Une gourmandise” bizde de 2011 yılında okurla buluşmuş ve yılın en iyi romanları arasında gösterilmişti. Uzun zamandır baskısı bulunmayan romanın yeniden basılması da şahane oldu. Zira kime önersem bulmakta zorlanıyordu. “Kirpinin Zarafeti” ile aynı mekana sahip roman. Zaten gurmeye de rastlamıştık. İki romanı peş peşe okursanız harika bir ziyafet çekmeniz de mümkün. Hayatın basit zevklerine dair iki güzelleme fırsatını kaçırmayın derim. Övgü cümleleri düzmek yerine alıntılar sıralayayım en iyisi. Bir de romanın yan etkisi var uyarayım, okurken karnınız acıkacak, gözlerinizin önüne şahane sofralar gelecek...

“Bahçede dalından koparılır koparılmaz yenen çiğ domates; basit duyguların bolluk ve verimlilik zirvesi, ağızda yayılan ve özünde bütün zevkleri birleştiren bir şelale. Gergin kabuğunun biraz veya tam gerektiği kadar direnmesi, ağızda eriyen eti, dudakların kenarından akan ve parmakları lekeleme endişesi olmadan elin tersiyle silinen o çekirdekli likör ve içimize doğan sellerini, şelalelerini boşaltan o kırmızı küçük yuvarlak; işte domates, işte yaşanası serüven.”

"Mutfağı benim için büyülü bir mağara olan bir büyükannem vardı. Düşünüyorum da, meslek hayatımın başlangıç noktası, çocukken beni arzudan deliye döndüren ve büyükannemin mutfağından yükselen kokulardan ve dumanlardan kaynaklanıyor. Evet, kelimenin tam anlamıyla arzudan çılgına dönerdim. Arzunun ne anlam ifade ettiğiyle ilgili çok az fikrimiz var, gerçek arzu sizi o denli hipnotize ettiği, ruhunuzun tamamını eline geçirdiği, onu her bir yandan sarıp sarmaladığı zaman artık çılgına dönmüş, kuşatılmış, ele geçirilmişsinizdir, o şeytani kokunun çöreklendiği burun deliklerinizle orada pişenin bir kırıntısına, bir tek damlasına ulaşabilmek için her şeyi yapmaya hazırsınızdır artık! Üstelik büyükannemden insanı diz çöktüren bir enerji ve iyi niyet fışkırırdı, tüm mutfağını pırıl pırıl bir canlılıkla kuşatan olağanüstü bir yaşam gücü vardı, etrafına ışıltılar saçardı, kaynama noktasına ulaşmış bir maddenin tam ortasındaymışım duygusuna kapılır ve saçtığı sıcak muhteşem kokulu ışıltılar beni kucaklayıp sarmalardı!"

“Öleceğim, ama bunun önemi yok. Dünden beri, yani Chabrot'un verdiği haberden bu yana sadece bir tek şeyin önemi var. Öleceğim ama yüreğimde cirit atan bir tadı anımsamayı bir türlü başaramıyorum. Biliyorum ki bu tat, tüm yaşamım boyunca susturduğum bir kalbin anahtarını elinde tutan, tüm yaşamımın ilk ve son gerçeği. Bunun, bir çocukluk ya da ergenlik dönemi tadı olduğunu, her türlü eleştirel yetenekten, istek ve önyargıdan önce tadabilme arzumu ifade edebileceğim özgün ve harikulade bir yemek olduğunu biliyorum. Yaşamımın alacakaranlığında yaşamımla ilgili söylenmiş veya oluşmuş yegane gerçek olarak kendini hissettiren, ruhumun derinliklerinde unutulmuş, gizlenmiş bir tat. Arıyorum ancak bulamıyorum.”

"Onca yıl süregelen görkemli ziyafetler, seller gibi akan şarap ver her tür alkol, her saati aşırılıklarla dolu, çok ustaca yönetilip titizlikle pohpohlanmış, tereyağı, krema, sos ve kızartma içinde geçen bir yaşam sonucunda en sadık dostlarım karaciğer efendi ile onun yamağı mide dimdik ayaktalar da, tekleyen beni bırakmaya hazırlanan ise kalbim."

Eleştirel kabuğunun altında çocukluğuna, bu¨yu¨kannesinin mutfağına, samimiyete ve basit tatlara duyduğu özlemle yaşayan lezzetlerin u¨stadı, Paris'in gösterişli restoranlarından sempatik pastanelerine, aile ilişkilerinden tutku dolu aşklara hayatının dökümünü yapıyor.

Ömrünün son gününde, gençliğinin ilk tadını hatırlamaya çalışan bir gurme hakkında, Proust'u aratmayacak bir lezzet ve anlatı şöleni.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat