#smrgSAHAF Güneşi Hüzünlüdür Kutup Denizlerinin -

Stok Kodu:
1199064147
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
559+40 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1994
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199064147
450084
Güneşi Hüzünlüdür Kutup Denizlerinin -
Güneşi Hüzünlüdür Kutup Denizlerinin - #smrgSAHAF
0.00
Bu kitap bir tutkunun öyküsüdür aslında. Karadeniz'de küçük bir kasabada doğmuşum. Çocukluğum, ilk, orta, lise yıllarım küçük bir devlet memuru olan babamın tayinleri coğrafyasında tonlan değişen Doğu Karadeniz'in hırçın köpüklü mavisi ile fındık yeşili içinde, Piraziz, Bulancak, Ordu ve Giresun'da geçti. Sonra Tirebolu, Görele, Trabzon, Rize'den ta Hopa ya, Rus sınırına kadar olan o kıyılardan yıllarca Karadeniz'e baktım ben. Şimdi neler düşünüyorsam, anlıyorum ki, hepsini ta o günlerde, o kıyılarda denize bakarak düşünmeye başlamışım. Böylece gün gelmiş denizi görmeden, denize bakmadan bir şey düşünmez olmuşum. Bir tutkuydu bu. Doğu Karadeniz'de bir kumsaldan ya da kıyıdaki kayalıklardan yüzünüzü denize dönüp baktığınızda tek bir şey görürsünüz. Ufuk çizgisi. Benim için en büyüleyici şey işte bu gökle denizi ayıran çizgiydi. Benim için dünya ve her şey bu çizgiyle ikiye ayrılmıştı o kıyılarda büyürken. Belki hâlâ da öyledir. Çizgiye kadar görebildiğim, ki bu bin türlü durumu ile hep denizdi ve bir de beni alıp götüren o çizginin, ufuk çizgisinin ötelerindeki, görmek için can attığım, o zamanlar henüz bilmediğim dünya. Başka başka denizler, başka ülkeler, limanlar ve onların başka dilleri konu,san, bizden başka insanları. (Sunuştan)
Bu kitap bir tutkunun öyküsüdür aslında. Karadeniz'de küçük bir kasabada doğmuşum. Çocukluğum, ilk, orta, lise yıllarım küçük bir devlet memuru olan babamın tayinleri coğrafyasında tonlan değişen Doğu Karadeniz'in hırçın köpüklü mavisi ile fındık yeşili içinde, Piraziz, Bulancak, Ordu ve Giresun'da geçti. Sonra Tirebolu, Görele, Trabzon, Rize'den ta Hopa ya, Rus sınırına kadar olan o kıyılardan yıllarca Karadeniz'e baktım ben. Şimdi neler düşünüyorsam, anlıyorum ki, hepsini ta o günlerde, o kıyılarda denize bakarak düşünmeye başlamışım. Böylece gün gelmiş denizi görmeden, denize bakmadan bir şey düşünmez olmuşum. Bir tutkuydu bu. Doğu Karadeniz'de bir kumsaldan ya da kıyıdaki kayalıklardan yüzünüzü denize dönüp baktığınızda tek bir şey görürsünüz. Ufuk çizgisi. Benim için en büyüleyici şey işte bu gökle denizi ayıran çizgiydi. Benim için dünya ve her şey bu çizgiyle ikiye ayrılmıştı o kıyılarda büyürken. Belki hâlâ da öyledir. Çizgiye kadar görebildiğim, ki bu bin türlü durumu ile hep denizdi ve bir de beni alıp götüren o çizginin, ufuk çizgisinin ötelerindeki, görmek için can attığım, o zamanlar henüz bilmediğim dünya. Başka başka denizler, başka ülkeler, limanlar ve onların başka dilleri konu,san, bizden başka insanları. (Sunuştan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat