#smrgKİTABEVİ Fıllaname - Tüm Eserleri -

Hazırlayan:
Editörler: Artun Gebenlioğlu, Rober Koptaş, Onur Koçyiğit, Lora Sarı
Stok Kodu:
1199198086
Boyut:
16x23
Sayfa Sayısı:
723 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
8
Basım Tarihi:
2018
Resimleyen:
Hulusi Nusih Tütüncü
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199198086
584086
Fıllaname - Tüm Eserleri -
Fıllaname - Tüm Eserleri - #smrgKİTABEVİ
0.00
Bu yıl 80. yaşını kutlayacak olan Mıgırdiç Margosyan'ın tüm eserlerini bir araya getiren Fıllaname tek sefere mahsus özel baskısıyla yayımlanıyor. Özellikle Diyarbakır'ı anlattığı öykü ve anlatı metinleriyle bilinen Margosyan'ın eserleri, ilk kez Türkçe olarak basıldığı 1992'den bu yana büyük beğeni kazanmış, geniş bir okur kitlesine ulaşmıştı. Fıllaname, usta yazarın o günden bugüne kaleme aldığı beş kitabı bir araya getirirken, sanatçı Emre Zeytinoğlu'nun Margosyan'ın öykülerinden esinlenen çizimleri ve sunuş metniyle zenginleşiyor. Kalın kapaklı ve renkli olarak basılan kitap, sadık Margosyan okurları ve usta yazarın edebiyatıyla tanışmak isteyenler için büyük bir fırsat sunuyor.

Gavur Mahallesi ve çevresindeki günlük yaşantıyı 1915'lerden 1940'lara, oradan bugünlere taşıdığı rengarenk öyküleriyle yörenin yitip gitmekte olan toplumsal hafızasına adeta bir cansuyu veren, bölge insanına, gelenek ve göreneklerine dair birbirinden değerli tanıklıklarıyla adeta ayaklı bir Diyarbakır ansiklopedisi olan Mıgıdiç Margosyan'ın edebi verimi Diyarbakır için daima çok değerliydi. Ancak, özellikle son yıllarda yürütülen operasyonlarla adeta yeryüzünden silinen, içinde Gâvur Mahallesi'ni de barındıran Sur'un yürek yakan son halinden sonra Margosyan'ın öyküleri ve anlattıkları, bir başka anlam, bir başka değer daha kazanıyor. Yazarın tüm eserlerini bir araya getiren Fıllaname de, bu koşullar altında salt bir kitap olmaktan çıkıyor, adeta geçmişin kayıp seslerini yarınlara taşıyan ve halen çağıldamakta olan bir kaynak halini alıyor. Ancak edebiyatın saf ve temiz suyunun yüklenebileceği türden bir sorumluluk bu. Mıgırdiç Margosyan'ın eserleri, Diyarbakır'a, Gavur Mahallesi'ne, hepimize, hal ve ahvalimize dair çok şey anlatmaya devam ediyor.

Türkçe gâvurun karşılığı Kürtçe fıllaydı. Ama iki dil arasında ortak nokta “haço” olarak tescil edilmişti.

Cehü, Yahudilere Kürtçede verilen addı. Biz Hıristiyanlar ise Yahudilere Moşe diyorduk. Hıristiyanların hepsi toptan gâvur veya fılla oldukları halde kendi içlerinde Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot'tular. Ermeniler ise Süryanilere Asori derlerdi. Müslümanların tüm Hıristiyanlara toptan gâvur demelerine karşılık, Hıristiyanlar da tüm Müslümanlara toptan Dacig diyorlardı.

Ama tüm bunların dışında gerçek olan şuydu ki, deliler bir safta, geriye kalan diğerleri, yani Dacigler, gâvurlar, haçolar, Kızılbaşlar, Ezidiler, Ermeniler, Türkler, Kürtler, Keldaniler, Süryaniler, Asoriler, Pırotlar, fıllalar, Moşeler, Cehüler, Dürziler hep beraber diğer saftaydık.

Her iki safta yerini almayan bir de Rumlar vardı ama, onlardan Diyarbakır'da ilaç için arasanız bir tane dahi bulamazdınız. Köşede bucakta belki kalmıştır, kıtti gibi turşu kurmaya yarar diye aradığınız zaman, boşuna heveslenirsiniz.

Bu yıl 80. yaşını kutlayacak olan Mıgırdiç Margosyan'ın tüm eserlerini bir araya getiren Fıllaname tek sefere mahsus özel baskısıyla yayımlanıyor. Özellikle Diyarbakır'ı anlattığı öykü ve anlatı metinleriyle bilinen Margosyan'ın eserleri, ilk kez Türkçe olarak basıldığı 1992'den bu yana büyük beğeni kazanmış, geniş bir okur kitlesine ulaşmıştı. Fıllaname, usta yazarın o günden bugüne kaleme aldığı beş kitabı bir araya getirirken, sanatçı Emre Zeytinoğlu'nun Margosyan'ın öykülerinden esinlenen çizimleri ve sunuş metniyle zenginleşiyor. Kalın kapaklı ve renkli olarak basılan kitap, sadık Margosyan okurları ve usta yazarın edebiyatıyla tanışmak isteyenler için büyük bir fırsat sunuyor.

Gavur Mahallesi ve çevresindeki günlük yaşantıyı 1915'lerden 1940'lara, oradan bugünlere taşıdığı rengarenk öyküleriyle yörenin yitip gitmekte olan toplumsal hafızasına adeta bir cansuyu veren, bölge insanına, gelenek ve göreneklerine dair birbirinden değerli tanıklıklarıyla adeta ayaklı bir Diyarbakır ansiklopedisi olan Mıgıdiç Margosyan'ın edebi verimi Diyarbakır için daima çok değerliydi. Ancak, özellikle son yıllarda yürütülen operasyonlarla adeta yeryüzünden silinen, içinde Gâvur Mahallesi'ni de barındıran Sur'un yürek yakan son halinden sonra Margosyan'ın öyküleri ve anlattıkları, bir başka anlam, bir başka değer daha kazanıyor. Yazarın tüm eserlerini bir araya getiren Fıllaname de, bu koşullar altında salt bir kitap olmaktan çıkıyor, adeta geçmişin kayıp seslerini yarınlara taşıyan ve halen çağıldamakta olan bir kaynak halini alıyor. Ancak edebiyatın saf ve temiz suyunun yüklenebileceği türden bir sorumluluk bu. Mıgırdiç Margosyan'ın eserleri, Diyarbakır'a, Gavur Mahallesi'ne, hepimize, hal ve ahvalimize dair çok şey anlatmaya devam ediyor.

Türkçe gâvurun karşılığı Kürtçe fıllaydı. Ama iki dil arasında ortak nokta “haço” olarak tescil edilmişti.

Cehü, Yahudilere Kürtçede verilen addı. Biz Hıristiyanlar ise Yahudilere Moşe diyorduk. Hıristiyanların hepsi toptan gâvur veya fılla oldukları halde kendi içlerinde Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot'tular. Ermeniler ise Süryanilere Asori derlerdi. Müslümanların tüm Hıristiyanlara toptan gâvur demelerine karşılık, Hıristiyanlar da tüm Müslümanlara toptan Dacig diyorlardı.

Ama tüm bunların dışında gerçek olan şuydu ki, deliler bir safta, geriye kalan diğerleri, yani Dacigler, gâvurlar, haçolar, Kızılbaşlar, Ezidiler, Ermeniler, Türkler, Kürtler, Keldaniler, Süryaniler, Asoriler, Pırotlar, fıllalar, Moşeler, Cehüler, Dürziler hep beraber diğer saftaydık.

Her iki safta yerini almayan bir de Rumlar vardı ama, onlardan Diyarbakır'da ilaç için arasanız bir tane dahi bulamazdınız. Köşede bucakta belki kalmıştır, kıtti gibi turşu kurmaya yarar diye aradığınız zaman, boşuna heveslenirsiniz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat