#smrgSAHAF Fahim Bey ve Biz - Hikâye -

Basıldığı Matbaa:
Nurgök Matbaası
Stok Kodu:
1199120439
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
212 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1955
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199120439
506141
Fahim Bey ve Biz - Hikâye -
Fahim Bey ve Biz - Hikâye - #smrgSAHAF
0.00
Kitap yazarı tarafından “Kahrını hemen benim kadar çekmiş olduğu Fahim Bey'i galiba benden ziyade seven kıymetli şair ve eşsiz dost Fuad Ömer Keskinoğlu'na nice nasihatlarına teşekkürler ve nice muhabbetli hatıralarla - Abdülhak Şinasi Hisar” şeklinde imzalıdır.

Fahim Bey, halden ziyade istikbalde yaşayan bir adamdı. Bunun için değil mi ki, dışardan bakanlara her şeyden mahrum ve bahtsız görünürken o, tok hattâ gına içinde, hakikatin değil de hayalin ülkesinde kendine göre mesut olabiliyordu. Hiç bir hayal gücü olmayanların yaptıkları bütün işleri, tahakkuk ettirdikleri bütün servetleri, en ince teferruatına kadar düşünmek ve tahayyül etmekle iktifa etmiş olan bu adam, talihin garip bir cilvesiyle, kucaklayamadığı veya elinden kaçırdığı bütün avların gönlüne sürünen gölgelerini sevip bunları okşamayı tercih ederek, aklında kazanmayı kurduğu bütün servetlerden, kendini mahrum da hissetmiyor gibiydi.

Fahim Bey, cidden, kendine mahsus bir hayal âleminde yaşayan bir manyak, bir "mythomane" olmuş değil miydi? O bir ömürdür tahakkuk etmeyen bu işinden hâlâ aynı emniyetle bahsetmeye nasıl kuvvet buluyordu? Kaç seneden, kaç nesilden ve kaç devirden arta kalan bu işten hâlâ onun gibi ciddiyetle bahsetmeye artık imkân mı kalmıştı? Bu işin hikâye ve macerası onun için Ibsen'in dediği gibi bir "hayatî yalan" olmuş değil miydi. Bu halini göre göre Montesquieu'nün Romalılar için söylediğini ben onun için tekrar ile: "Fahim Beyin azamet ve inhitatı" diyebilecektim. (Kitaptan)

Kitap yazarı tarafından “Kahrını hemen benim kadar çekmiş olduğu Fahim Bey'i galiba benden ziyade seven kıymetli şair ve eşsiz dost Fuad Ömer Keskinoğlu'na nice nasihatlarına teşekkürler ve nice muhabbetli hatıralarla - Abdülhak Şinasi Hisar” şeklinde imzalıdır.

Fahim Bey, halden ziyade istikbalde yaşayan bir adamdı. Bunun için değil mi ki, dışardan bakanlara her şeyden mahrum ve bahtsız görünürken o, tok hattâ gına içinde, hakikatin değil de hayalin ülkesinde kendine göre mesut olabiliyordu. Hiç bir hayal gücü olmayanların yaptıkları bütün işleri, tahakkuk ettirdikleri bütün servetleri, en ince teferruatına kadar düşünmek ve tahayyül etmekle iktifa etmiş olan bu adam, talihin garip bir cilvesiyle, kucaklayamadığı veya elinden kaçırdığı bütün avların gönlüne sürünen gölgelerini sevip bunları okşamayı tercih ederek, aklında kazanmayı kurduğu bütün servetlerden, kendini mahrum da hissetmiyor gibiydi.

Fahim Bey, cidden, kendine mahsus bir hayal âleminde yaşayan bir manyak, bir "mythomane" olmuş değil miydi? O bir ömürdür tahakkuk etmeyen bu işinden hâlâ aynı emniyetle bahsetmeye nasıl kuvvet buluyordu? Kaç seneden, kaç nesilden ve kaç devirden arta kalan bu işten hâlâ onun gibi ciddiyetle bahsetmeye artık imkân mı kalmıştı? Bu işin hikâye ve macerası onun için Ibsen'in dediği gibi bir "hayatî yalan" olmuş değil miydi. Bu halini göre göre Montesquieu'nün Romalılar için söylediğini ben onun için tekrar ile: "Fahim Beyin azamet ve inhitatı" diyebilecektim. (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat