#smrgKİTABEVİ Estetik Kalkışma: Roman - Öykü Nasıl Yazılmalı, Nasıl Okunmalı -

Stok Kodu:
1199143493
Boyut:
14x24
Sayfa Sayısı:
948 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199143493
529663
Estetik Kalkışma: Roman - Öykü Nasıl Yazılmalı, Nasıl Okunmalı -
Estetik Kalkışma: Roman - Öykü Nasıl Yazılmalı, Nasıl Okunmalı - #smrgKİTABEVİ
0.00
Bu yapıtta iki amaç güttüm. İlki, gerçeki bir roman gerçekçi bir öyküyü estetik konuma getiren öğeleri örneklerle göstermek. Ama şu bilinmeli. Gerçekçi öykü, gerçekçi roman yazmak için bunlar yeterli değildir. Yazarda gerçekliği derinden kavrama gücü, sağlıklı tür bilinci, bir de düş gücü olmalıdır. İkinci amaç okurlar için. Türkiye'de okur, bir romanı, bir öyküyü değerlendirecek ölçütlerden yoksundur. Dolaysız algılama, hoşlanma yetisi yeterlidir okur için. Oysa hoşlanma estetik bir değer değildir. Hoşlanan okurla, hoşlanılan romanlar, öyküler yazan yazar, bu okur-yazar ilişkisi Türkiye'de yazını estetik değerden düşürmüştür. Bu yapıt, Türkiye'de yazını estetik değerden düşüren okur-yazar ikilisine karşı estetik kalkışmadır. (Arka Kapak)ediliyordu. Bazı mitler Roma'nın yönetici sınıfının günahlarını arındırmak için kullanılıyor, gücü yönetmede ne kadar başarılı olduklarına vurgu yapılıyordu. Roma mitleri kısaca, bir çeşit propaganda aracı idiler. (Tanıtım Bülteninden) Kitapta ilk olarak belli başlı eleştirel uluslararası politik iktisat kuramları içerisinde emperyalizm, ulus-devlet, devletler-sistemi ve ulusötesi toplumsal sınıf oluşumları üzerine yapılmış geçmişten gelen ve günümüzde yoğunlaşan tartışmalar derli toplu bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Bu vesileyle Türkiyeli okur kendisi için çok da tanıdık olmayan bazı kuram ve kuramcıları tanıma fırsatı buluyor. İkincisi bu kuramcılar arasından Robert W. Cox, William I. Robinson ve Kees van der Pijl çizgisinin, yüzyıllık Lenin-Kautsky teorik gerilimini aşabilmek adına, Gramsci'yi izleyerek fakat 'sınıftan kaçmadan' ve postmodernizme bulaşmadan nasıl olup da güçlü ve verimli bir tarihsel materyalist çözümleme ortaya çıkarabildiği başarı ile gösteriliyor. Kitap, bu hattı sadece en iyi şekilde izlemekle kalmıyor; özgün katkıları ile onu geliştiriyor. Ulusötesi bir burjuvazinin ya da bir sermaye fraksiyonunun izlerini takip etmeye yarayan bir pencere açarak oradan Türkiye'ye bakıyor. Oldukça yoğun teorik tartışmalara düşülen notların yanında çok ciddi bir ampirik materyal elden geçiriliyor. Bu anlamda çalışma ulusötesi sınıflar üzerine mevcut uluslararası yazın için de çok önemli bir katkı sayılabilir. 'Ulusötesi kapitalist sınıf oluşumu' kavramı/süreci yukarıda anılan kuramsal hattın ve kitabın temel sorunsalını teşkil ediyor. Şenalp, bugüne değin genellikle komplo meraklılarının, ırkçı ya da dinci radikallerin ilgilendiği Dünya Ekonomik Forumu, Dış İlişkiler Komisyonu, Bilderberg ve Üçlü Komisyon gibi sermayenin özel forumlarının ve burjuvazinin küresel ağlarının tarihsel materyalist bir perspektiften ve bu kavram/süreç ile ilişki içinde nasıl çözümlenebileceğini ortaya koyuyor. Üçüncü olarak ortaya koyulan bu perspektif, 11 Eylül 2001 sonrasında Türkiye'de iç ve dış dinamiklerin örtüşmesi ile ele ele giden şiddetli güç mücadelelerini anlamaya çalışan akademik ve akademi dışı okur için şüphesiz büyük bir katkı. Özellikle elimizde Türkiye kapitalizminin yönetici sınıflarını bu türden bir soruşturmaya tabi tutan fazlaca çalışma bulunmadığı hatırlanırsa bu katkının önemi daha iyi anlaşılır. Son olarak kitapta Türkiye finans kapitalinin en önemli parçası olarak Koçlar'ın geçirdiği dönüşümün bugüne kadar değinilmeyen yönleriyle ayrıntılı bir çözümlemesi sunulmaktadır. Özellikle Topluluğun ulusötesi yönetim kurulu bağlantılarını ve ulusötesi burjuvazinin küresel platformlarındaki ayrıcalıklı konumunu inceleyen bölümlerin okurun bir hayli ilgisini çekeceğini sanıyorum İyi okumalar dileğiyle.... (Tanıtım Bülteninden)
Bu yapıtta iki amaç güttüm. İlki, gerçeki bir roman gerçekçi bir öyküyü estetik konuma getiren öğeleri örneklerle göstermek. Ama şu bilinmeli. Gerçekçi öykü, gerçekçi roman yazmak için bunlar yeterli değildir. Yazarda gerçekliği derinden kavrama gücü, sağlıklı tür bilinci, bir de düş gücü olmalıdır. İkinci amaç okurlar için. Türkiye'de okur, bir romanı, bir öyküyü değerlendirecek ölçütlerden yoksundur. Dolaysız algılama, hoşlanma yetisi yeterlidir okur için. Oysa hoşlanma estetik bir değer değildir. Hoşlanan okurla, hoşlanılan romanlar, öyküler yazan yazar, bu okur-yazar ilişkisi Türkiye'de yazını estetik değerden düşürmüştür. Bu yapıt, Türkiye'de yazını estetik değerden düşüren okur-yazar ikilisine karşı estetik kalkışmadır. (Arka Kapak)ediliyordu. Bazı mitler Roma'nın yönetici sınıfının günahlarını arındırmak için kullanılıyor, gücü yönetmede ne kadar başarılı olduklarına vurgu yapılıyordu. Roma mitleri kısaca, bir çeşit propaganda aracı idiler. (Tanıtım Bülteninden) Kitapta ilk olarak belli başlı eleştirel uluslararası politik iktisat kuramları içerisinde emperyalizm, ulus-devlet, devletler-sistemi ve ulusötesi toplumsal sınıf oluşumları üzerine yapılmış geçmişten gelen ve günümüzde yoğunlaşan tartışmalar derli toplu bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Bu vesileyle Türkiyeli okur kendisi için çok da tanıdık olmayan bazı kuram ve kuramcıları tanıma fırsatı buluyor. İkincisi bu kuramcılar arasından Robert W. Cox, William I. Robinson ve Kees van der Pijl çizgisinin, yüzyıllık Lenin-Kautsky teorik gerilimini aşabilmek adına, Gramsci'yi izleyerek fakat 'sınıftan kaçmadan' ve postmodernizme bulaşmadan nasıl olup da güçlü ve verimli bir tarihsel materyalist çözümleme ortaya çıkarabildiği başarı ile gösteriliyor. Kitap, bu hattı sadece en iyi şekilde izlemekle kalmıyor; özgün katkıları ile onu geliştiriyor. Ulusötesi bir burjuvazinin ya da bir sermaye fraksiyonunun izlerini takip etmeye yarayan bir pencere açarak oradan Türkiye'ye bakıyor. Oldukça yoğun teorik tartışmalara düşülen notların yanında çok ciddi bir ampirik materyal elden geçiriliyor. Bu anlamda çalışma ulusötesi sınıflar üzerine mevcut uluslararası yazın için de çok önemli bir katkı sayılabilir. 'Ulusötesi kapitalist sınıf oluşumu' kavramı/süreci yukarıda anılan kuramsal hattın ve kitabın temel sorunsalını teşkil ediyor. Şenalp, bugüne değin genellikle komplo meraklılarının, ırkçı ya da dinci radikallerin ilgilendiği Dünya Ekonomik Forumu, Dış İlişkiler Komisyonu, Bilderberg ve Üçlü Komisyon gibi sermayenin özel forumlarının ve burjuvazinin küresel ağlarının tarihsel materyalist bir perspektiften ve bu kavram/süreç ile ilişki içinde nasıl çözümlenebileceğini ortaya koyuyor. Üçüncü olarak ortaya koyulan bu perspektif, 11 Eylül 2001 sonrasında Türkiye'de iç ve dış dinamiklerin örtüşmesi ile ele ele giden şiddetli güç mücadelelerini anlamaya çalışan akademik ve akademi dışı okur için şüphesiz büyük bir katkı. Özellikle elimizde Türkiye kapitalizminin yönetici sınıflarını bu türden bir soruşturmaya tabi tutan fazlaca çalışma bulunmadığı hatırlanırsa bu katkının önemi daha iyi anlaşılır. Son olarak kitapta Türkiye finans kapitalinin en önemli parçası olarak Koçlar'ın geçirdiği dönüşümün bugüne kadar değinilmeyen yönleriyle ayrıntılı bir çözümlemesi sunulmaktadır. Özellikle Topluluğun ulusötesi yönetim kurulu bağlantılarını ve ulusötesi burjuvazinin küresel platformlarındaki ayrıcalıklı konumunu inceleyen bölümlerin okurun bir hayli ilgisini çekeceğini sanıyorum İyi okumalar dileğiyle.... (Tanıtım Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat