^#smrgSAHAF Danaburnu -

Üst üste içilen demli ve kokulu çaylardan sonra arabanın örtüsünü kaldırıyor Perihan hanım. O kullanacak arabayı. Kontağı çeviriyor, vitese takıp kaldırıyor. Hardal otlarını, papatyaları, gelincikleri, kuzukulağı ve peygamberçiçeklerini biçerek ilerliyor araba. Tınazların, geçen yıl ağustosta yakılan otların yalazında böğürleri kavrulmuş okaliptüs ve servi fidanlarının arasından beton yola kıvrılıyorlar. Karşılıklı bekçi kulübesiyle PTT arasındaki demir kapıdan trafoya doğru yola çıkıyorlar. Otuz metrelik toprak yolun iki yanı iki adam boyu saz, zakkum, ısırgan, devedikeni ve titreşen yabanıl sarı çiçek. Söğütleri budayıp kavakları feraha çıkarmışlar. Trafodan sonrası pamuk tarlaları ve yol boyu kavak dizileri. Kavakların gölgesi doğuya uzanmış. Yol bozuk. Otuz kırk kilometreyi aşmıyor Perihan hanım. Arabanın önünde, uzun süre havalanmayan tepeli tarlakuşu son kertede kanatlarını açıp kendine özgü çalımıyla yükselerek pamuk tarlalarına vuruyor. Elektrik telinde mavili yeşilli bir kestanekargası. Şalvarları, gömlekleri kırmızı ya da mavi, tülbentleri bulut beyazı kadınlar daha işi kesmemişler. Arabanın geçişine ve direksiyondaki Perihan hanıma, bu kentli avrada bakıyorlar.

-Koskoca herif dururken bir kancık sürüyor taksiyi.

-Anasını eşekler kovalasın! (Kitaptan)