“Mütevazı insanların da Gerçek hayat, tamamıyla buluşmadan ibarettir'. Buluşmak, karşılaşmak. İnsan ötekiyle karşılaşarak var olur. Ötekinin bakışıyla, ötekinin yüzünü bana çevirmesi, beni dinlemesiyle. İlişkiyle. Sadece ilişkiler vasıtasıyla kendimizi dünyaya ve başkalarına tamamen açarız. Başka bir insana bağlanabilmek için ona açık olmam gerekir. Olmamızı gerektiğini düşündüğümüz kişi olmak arzusundan sıyrılarak, gerçekten olduğumuz kişi olmaya izin vererek. Gerçekte kimim ben? Gerçekte olduğum kişi olmak, yani olduğum gibi görünmekle sahiciliğe adım atarım. İncinmeyi göze alarak.”
Kemal Sayar “Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez”le insanın kendisiyle, ötekiyle, dünyayla kurduğu ilişkilere, varoluşla gerçekleştirdiği buluşmaya dikkat çekiyor. Yaşarken incitici de olsa geriye dönüp baktığımızda bizi olgunlaştırdığını düşündüğümüz her şeyle yani “hayat”la buluşmanın “hayatı askıya almadan” yaşamanın ipuçları Kemal Sayar'ın usta kalemiyle “Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez”de.aha diğerkâm ve daha merhametli oldukları biliniyor. O halde dünyaya bir tevazu devrimi gerek. Bir merhamet devrimi: Egosistemden ekosisteme geçmeliyiz. İnsanın kendi benliğine dair olumlu imgeler üretmesi ve çoğaltmasından, başka insanların önceliklerine ihtiyaç vermesine… Başkalarına nasıl göründüğümüz değil, başka insanların ihtiyaçlarına nasıl cevap verdiğimiz önem kazanacak. “Başkalarının gözünden ben” yerine “başkaları için ben”. Kendi benlik ihtiyaçlarımın aldatıcı yanılsamasından ötekinin ihtiyaçlarına kulak vermenin sahici varoluşuna. Bu sıçrayış, bir merhamet devrimidir!”
Merhamet Devrimi, aslında farklı disiplinden iki ayrı yazarın, Kemal Sayar ve Alperen Manisalıgil'in kendi bakış açılarının özgünlüğünü koruyarak aynı konuda yazdıkları iki kitaptan oluşuyor. Böylece merhamet kavramı pek çok boyutuyla daha geniş bir yelpazede tartışılıyor, bir yazarın açtığı pencereyi diğerininki genişletiyor. Onları birleştiren şey, zulmün ve tahripkâr kibrin panzehri olarak merhamet ve tevazuun insan ve toplumda yeniden hayat bulması gerektiğine duydukları inanç. Tabiatın hızla kirlendiği, insanın kendi yaşam kaynaklarını tahrip ederek neredeyse bir felaketi hızlandırdığı, iletişimin yerini teknolojik ekranlara bakmanın aldığı, anne babanın çocuğu çocuğun anne babayı duymadığı bir çağda merhamete çok ihtiyacımız var. Gelin önce kendi içlerimizde, sonra en yakın çevremizde bir merhamet devrimi yapalım. Sahih ve sahici olanı, sahte ve suni olanın yerine koyalım. İnsan kendini tüketmeden, göklerin kapısını aralayalım.
Dünyayı belki kelimeler değiştiremez ama onlardan sudur eden fikirler, birer kaldıraç gibi, dünyayı yerinden oynatabilir.