#smrgSAHAF Ben Öldürmedim - İpekçi Cinayetinin Parmak İzleri -

Stok Kodu:
1199116063
Boyut:
11x17
Sayfa Sayısı:
240 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199116063
501781
Ben Öldürmedim - İpekçi Cinayetinin Parmak İzleri -
Ben Öldürmedim - İpekçi Cinayetinin Parmak İzleri - #smrgSAHAF
0.00
10 Temmuz 1979 günüydü… İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilisi, gazeteleri arayarak ertesi gün açıklamanın yapılacağını bildirdi. Muhabirler, ertesi gün sabah dokuzda Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldı… Erkenden, Gayrettepe'deki “yeni bina”ya koştuk… Abdi Bey'in katili yakalanmıştı… Günler yaz sıcağından da sıcaktı ve bu sıcağın en tepesindeki olay, Abdi İpekçi cinayetiydi… Katil, gazetecilerin önüne çıkacaktı.

Nasıl bir insandı bu?.. Neyin nesiydi?.. Açıklamanın yapılacağı salon, büyük sayılmazdı. O günlerin Türkiyesi'nin tek televizyon kanalı olan TRT'nin birkaç kamerası ön taraftaydı, sonra foto muhabirleri, sonra muhabirler ve meraklarını yenemeyip oraya, açıklamayı duymaya, katili görmeye gelen gazetelerin üst yöneticileri… Üst üste yığılmıştık… Önce Yavuz Çaylan'ı getirdi polisler… O, cinayet yerine “katili” getiren Anadol'u kullanmıştı, açıklama öyleydi… Ardından da “assolist (!)” salona alındı, tetiği çeken katil, gene açıklamaya göre… Mehmet Ali Ağca ile karşı karşıya gelmiştik.

10 Temmuz 1979 günüydü… İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilisi, gazeteleri arayarak ertesi gün açıklamanın yapılacağını bildirdi. Muhabirler, ertesi gün sabah dokuzda Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldı… Erkenden, Gayrettepe'deki “yeni bina”ya koştuk… Abdi Bey'in katili yakalanmıştı… Günler yaz sıcağından da sıcaktı ve bu sıcağın en tepesindeki olay, Abdi İpekçi cinayetiydi… Katil, gazetecilerin önüne çıkacaktı.

Nasıl bir insandı bu?.. Neyin nesiydi?.. Açıklamanın yapılacağı salon, büyük sayılmazdı. O günlerin Türkiyesi'nin tek televizyon kanalı olan TRT'nin birkaç kamerası ön taraftaydı, sonra foto muhabirleri, sonra muhabirler ve meraklarını yenemeyip oraya, açıklamayı duymaya, katili görmeye gelen gazetelerin üst yöneticileri… Üst üste yığılmıştık… Önce Yavuz Çaylan'ı getirdi polisler… O, cinayet yerine “katili” getiren Anadol'u kullanmıştı, açıklama öyleydi… Ardından da “assolist (!)” salona alındı, tetiği çeken katil, gene açıklamaya göre… Mehmet Ali Ağca ile karşı karşıya gelmiştik.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat