#smrgKİTABEVİ Barbarossa: Denizin Çocukları -

Kondisyon:
Yeni
Stok Kodu:
1199180998
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
448 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199180998
567065
Barbarossa: Denizin Çocukları -
Barbarossa: Denizin Çocukları - #smrgKİTABEVİ
0.00
15. yüzyılın iki büyük kumandanı Barbaros Hayreddin Paşa ve Andrea Doria'nın uzun saçlı kömür gözlü bir kadının aşkı uğruna birbirlerine karşı verdikleri mücadelenin nefes kesen hikâyesi...

Cervantes'in yıllar önce kendisine anlattığı, Hızır ve Andrea'nın hikayesi aklından çıkmıyordu. Cesaretle delilik arasındaki arafta sıkışıp kalmış yüzyılın en büyük iki komutanı; uzun saçlı, kömür gözlü bir aşk uğruna Akdeniz'i ateşe vermişlerdi. Bu kadar kudretli olmalı mıydı aşk? Gülümsedi William... Ölmek üzereydi...“Aşk” ancak uğruna ömrünü sunduğunda "Aşk" ki diye geçirdi içinden... Arafın ta kendisiydi “Aşk”... ve "Aşk" iyi ki vardı...

"Ya tanrılarımız aynıysa?" diye düşündü Cervantes... Nasıl vereceklerdi bütün bunların hesabını? Hristiyanlık uğruna, Kutsal İsa uğruna doğru olduğuna inandığı şeyi yapmıştı. Ta ki kalan tek şövalyenin kendisi olduğunu fark edene kadar... Ta ki tüm bu yaşananların, aslında güç ve varlık için oynanan oyunun birer sahnesi olduğunu anlayana kadar... Tarihin en kanlı deniz savaşlarına katılmış, sol elini kaybetmiş, göğsünden yaralanmıştı. Türk korsanların elinde, esarette geçirmişti ömrünün beş yılını... Savaşın çığlıklarında boğulmuş, kendi sesini duyamaz olmuştu... Oysa şimdi... Etraf ne kadar da sessizdi... Ölmek üzereydi... "Tanrı hepimizi affetsin" diye geçirdi içinden...

"Acaba sadece aşk uğruna mıydı hepsi?" diye düşündü William. Aşk... Bu kadar kudretli olabilir miydi? Aynı denizlerin çocukları bir kadının özgür ruhuna bu kadar tutsak kalabilir miydi?

15. yüzyılın iki büyük kumandanı Barbaros Hayreddin Paşa ve Andrea Doria'nın uzun saçlı kömür gözlü bir kadının aşkı uğruna birbirlerine karşı verdikleri mücadelenin nefes kesen hikâyesi...

Cervantes'in yıllar önce kendisine anlattığı, Hızır ve Andrea'nın hikayesi aklından çıkmıyordu. Cesaretle delilik arasındaki arafta sıkışıp kalmış yüzyılın en büyük iki komutanı; uzun saçlı, kömür gözlü bir aşk uğruna Akdeniz'i ateşe vermişlerdi. Bu kadar kudretli olmalı mıydı aşk? Gülümsedi William... Ölmek üzereydi...“Aşk” ancak uğruna ömrünü sunduğunda "Aşk" ki diye geçirdi içinden... Arafın ta kendisiydi “Aşk”... ve "Aşk" iyi ki vardı...

"Ya tanrılarımız aynıysa?" diye düşündü Cervantes... Nasıl vereceklerdi bütün bunların hesabını? Hristiyanlık uğruna, Kutsal İsa uğruna doğru olduğuna inandığı şeyi yapmıştı. Ta ki kalan tek şövalyenin kendisi olduğunu fark edene kadar... Ta ki tüm bu yaşananların, aslında güç ve varlık için oynanan oyunun birer sahnesi olduğunu anlayana kadar... Tarihin en kanlı deniz savaşlarına katılmış, sol elini kaybetmiş, göğsünden yaralanmıştı. Türk korsanların elinde, esarette geçirmişti ömrünün beş yılını... Savaşın çığlıklarında boğulmuş, kendi sesini duyamaz olmuştu... Oysa şimdi... Etraf ne kadar da sessizdi... Ölmek üzereydi... "Tanrı hepimizi affetsin" diye geçirdi içinden...

"Acaba sadece aşk uğruna mıydı hepsi?" diye düşündü William. Aşk... Bu kadar kudretli olabilir miydi? Aynı denizlerin çocukları bir kadının özgür ruhuna bu kadar tutsak kalabilir miydi?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat