#smrgSAHAF Âriflerin Tevhidi -

Stok Kodu:
1199176114
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
147 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2003
Çeviren:
Ekrem Demirli
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
0,00
1199176114
562219
Âriflerin Tevhidi -
Âriflerin Tevhidi - #smrgSAHAF
0.00
Varlık konusunun tasavvufta ele alınışının kendisine özgü yönleri vardır. Bunların başında, sufilerin mutlak "Varlık" terimini Tanrı veya Hak anlamında kullanmış olmalarıdır. Böylelikle daha işin başında "varlık olarak varlığın incelenmesi" diye tanımlanan metafiziğin ana konusunun yerini sufiler için Tanrı'nın varlığının araştırılması almaktadır. "Varlık" konusunu araştıran sufilerin görüşlerinin genel çerçevesi, "vahdet-i vücûd (varlık birliği)" ile dile getirilmiştir. Bu bağlamda varlığın birliği, birkaç açıdan ele alınabilir: Bunlardan birisi, varlığın "vacib" ve "mümkün" diye ikiye bölünmesi yerine, bir sayılmasıdır. Bu durumda varlığın farklı şeylerde farklı derecelerde bulunması, vahdet-i vücûd terminolojisiyle "tecelli" ve "zuhûr" etmesinin nedeni varlığın kendisi değil, mahiyetler ve başka bazı nedenlerdir. Bu yönüyle vahdet-i vücûdu bir yaratılış yorumu olarak niteleyebiliriz. Vahdet-i vücûdun başka bir anlamı ise, Tanrı'nın her şey ile beraber olması ve her varlığın doğrudan Tanrı ile irtibatını kabul eden bir anlayışa dayanmasıdır. Bu anlamda vahdet-i vücûd "Hakkın eşya ile beraberliği" diye isimlendirilebilir. Bu yönüyle vahdet-i vücûd, Tanrı ile her bir varlık teki arasındaki bilgi ve varlık ilişkisini mümkün kılan bir görüştür. Elinizdeki eser, büyük mutasavvıf Nablûsî'nin vahdet-i vücûdun anlamı ve mahiyeti hakkındaki iki küçük risalesinden oluşmaktadır. Yazar, sufilerin vahdet-i vücûd terimiyle gerçekte neyi kast ettiklerini açıklamaya çalışırken, kendilerine yönelik eleştirileri de cevaplandırmaya çalışmaktadır.
Varlık konusunun tasavvufta ele alınışının kendisine özgü yönleri vardır. Bunların başında, sufilerin mutlak "Varlık" terimini Tanrı veya Hak anlamında kullanmış olmalarıdır. Böylelikle daha işin başında "varlık olarak varlığın incelenmesi" diye tanımlanan metafiziğin ana konusunun yerini sufiler için Tanrı'nın varlığının araştırılması almaktadır. "Varlık" konusunu araştıran sufilerin görüşlerinin genel çerçevesi, "vahdet-i vücûd (varlık birliği)" ile dile getirilmiştir. Bu bağlamda varlığın birliği, birkaç açıdan ele alınabilir: Bunlardan birisi, varlığın "vacib" ve "mümkün" diye ikiye bölünmesi yerine, bir sayılmasıdır. Bu durumda varlığın farklı şeylerde farklı derecelerde bulunması, vahdet-i vücûd terminolojisiyle "tecelli" ve "zuhûr" etmesinin nedeni varlığın kendisi değil, mahiyetler ve başka bazı nedenlerdir. Bu yönüyle vahdet-i vücûdu bir yaratılış yorumu olarak niteleyebiliriz. Vahdet-i vücûdun başka bir anlamı ise, Tanrı'nın her şey ile beraber olması ve her varlığın doğrudan Tanrı ile irtibatını kabul eden bir anlayışa dayanmasıdır. Bu anlamda vahdet-i vücûd "Hakkın eşya ile beraberliği" diye isimlendirilebilir. Bu yönüyle vahdet-i vücûd, Tanrı ile her bir varlık teki arasındaki bilgi ve varlık ilişkisini mümkün kılan bir görüştür. Elinizdeki eser, büyük mutasavvıf Nablûsî'nin vahdet-i vücûdun anlamı ve mahiyeti hakkındaki iki küçük risalesinden oluşmaktadır. Yazar, sufilerin vahdet-i vücûd terimiyle gerçekte neyi kast ettiklerini açıklamaya çalışırken, kendilerine yönelik eleştirileri de cevaplandırmaya çalışmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat