#smrgKİTABEVİ 1892 Lykia Günlüğü - 2005

Kondisyon:
Yeni Gibi
Basıldığı Matbaa:
Mas Matbaacılık
Dizi Adı:
Yayınevi Genel
ISBN-10:
9756561874
Hazırlayan:
Nezih Başgelen
Katkı:
Bülent İplikçioğlu, Hansgerd Hellenkemper
Stok Kodu:
1199140711
Boyut:
25x30
Sayfa Sayısı:
317 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Çeviren:
Z. Zühre İlkgelen, Filiz Dönmez Öztürk
Kapak Türü:
Ciltli Şömizli
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199140711
526891
1892 Lykia Günlüğü -        2005
1892 Lykia Günlüğü - 2005 #smrgKİTABEVİ
0.00
Konstantinopolis'in Türklerin eline geçmesi ve Bizanslı bilginlerin İtalya'ya göç etmesiyle Avrupa'da Helen-Roma Antikçağ'ına duyulan ilgi son derecede artmış ve sonunda Hümanizma ve Rönesans hareketlerini doğurmuştu. Avrupalılar önce antik Roma'dan kalan edebi eserlerle ve İtalya'daki antik maddi kültür varlıklarıyla, sonra da - 18. yüzyıldaki Alman Klasisizmi döneminde - antik Yunanistan'daki şiir ve felsefe gibi konularla ilgilendiler. Fakat İtalya ve Yunanistan antik dünyanın tamamı değildi ve antik Helen-Roma coğrafyasının çok önemli bir bölümü oluşturan Anadolu (ya da "Küçükasya") uzunca bir süre Avrupalılar için temas kurulması son derece güç bir ülke olarak kaldı. Anadolu'daki tarihi yerleri ziyaret etmek 18. yüzyılın sonlarına kadar Avrupalılar için gerçek bir maceraydı ve --başta İngilizler ve Fransızlar olmak üzere-- yalnızca bazı cesaretli seyyahların büyük güçlüklerle yapabildikleri bir işti. Osmanlı Devleti'nin modernleşmesi ve Avrupa'ya açılması, buna paralel olarak özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulaşım bağlantılarının giderek iyileştirilmesiyle, tarihinin zenginliği ve çeşitliliği, özellikle de Erken Hristiyanlık Tarihi açısından taşıdığı önem bakımından Avrupalıların büyük ilgisini çeken Anadolu'ya gitmek artık gerçek bir macera olmaktan çıktı.
Konstantinopolis'in Türklerin eline geçmesi ve Bizanslı bilginlerin İtalya'ya göç etmesiyle Avrupa'da Helen-Roma Antikçağ'ına duyulan ilgi son derecede artmış ve sonunda Hümanizma ve Rönesans hareketlerini doğurmuştu. Avrupalılar önce antik Roma'dan kalan edebi eserlerle ve İtalya'daki antik maddi kültür varlıklarıyla, sonra da - 18. yüzyıldaki Alman Klasisizmi döneminde - antik Yunanistan'daki şiir ve felsefe gibi konularla ilgilendiler. Fakat İtalya ve Yunanistan antik dünyanın tamamı değildi ve antik Helen-Roma coğrafyasının çok önemli bir bölümü oluşturan Anadolu (ya da "Küçükasya") uzunca bir süre Avrupalılar için temas kurulması son derece güç bir ülke olarak kaldı. Anadolu'daki tarihi yerleri ziyaret etmek 18. yüzyılın sonlarına kadar Avrupalılar için gerçek bir maceraydı ve --başta İngilizler ve Fransızlar olmak üzere-- yalnızca bazı cesaretli seyyahların büyük güçlüklerle yapabildikleri bir işti. Osmanlı Devleti'nin modernleşmesi ve Avrupa'ya açılması, buna paralel olarak özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulaşım bağlantılarının giderek iyileştirilmesiyle, tarihinin zenginliği ve çeşitliliği, özellikle de Erken Hristiyanlık Tarihi açısından taşıdığı önem bakımından Avrupalıların büyük ilgisini çeken Anadolu'ya gitmek artık gerçek bir macera olmaktan çıktı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat